| Elbette deme. Eğer Elbette olsaydı zaten doğru cevap verirdin. | Open Subtitles | لا تقول اكيد, اذا كان هذا اكيدا فقد فهمت,اليس كذلك؟ |
| Elbette. Sanırım şu anda sizin için de uygun bir zaman değildir. | Open Subtitles | اكيد يهيئ لي انة لَيسَ الوقت المناسب لَك، ايضا |
| Tabii. Fraziers Bottom Diner'da yemek için ülkenin diğer ucundan geldin. | Open Subtitles | اكيد الطيران عبر أنحاء البلاد كي تتغدّى في مطعم عائلة فرايزر |
| Tabii. Tazminat almak için. Ama, değişecektir. | Open Subtitles | اكيد انه يريد الاموال وسياتي للدوران حوله مئات المرات |
| Bir çoğu imkansız, bazıları partik değil ve bir kaç tanesi de Kesinlikle ahlaki değil. | TED | معظمهم من المستحيلات، بعضهم غير عملي وواحد أو أثنين منهم اكيد غير أخلاقي. |
| Tabi çıktıktan bir hafta sonra gecenin[br]yarısında beni arayanlar da onlardı. | Open Subtitles | خصوصا عندما يعودون من مهمة مركز التأهيل اكيد طبعا نفس الشيء |
| Baadshah'ı son gördüğümde küçük bir çocuktu. Büyümüş olmalı. | Open Subtitles | انا اخر مره رايت بادشاه عندما كان طفل اكيد هو كبر الآن. |
| Eğer, bu doğduğum kasabadaki gibi her gittiğim yerde beni böyle kabul, etselerdi Emin olun ki seçimleri kazanacaktım. | Open Subtitles | استقبالكن الي بهل الطريقة مخليني حاسس حالي ببلدي اكيد ترشيحي بدو يكون مسكر عل الاخر |
| Onunla yatmış olmalısın. | Open Subtitles | اكيد انك تضاجع الكثير واكيد انك ضاجعتها ايضاً |
| - Yine mi o yaşlı adam? - Elbette, o da beni seviyor. | Open Subtitles | الراجل العجوز تاني صحيح اكيد هو كمان بيعشقني |
| Elbette, geri dönmeyelim. Tamam, geri dönmeyelim! | Open Subtitles | اكيد لا تعود حسناً ، لا تعود ، هذا كل ما في الامر |
| Kamplarımızdan birine ilk ziyaretiniz mi? Elbette, değil. | Open Subtitles | الزيارة الاولى لواحدة من مخيماتنا، اكيد لا |
| Elbette tanıştığımızda, ayı olmakla ilgili hiçbirşey bilmiyordu. | Open Subtitles | اكيد ، عندما تقابلنا ، لم يكن يعرف أبسط شيء عن كيف يكون دب |
| Tabii. Muhakkak sarışın ve gamzelidir. | Open Subtitles | نعم اكيد من المحتمل ان يكون اشقر وذو دمامل كبيره |
| Bu benim kızım, Marguerite. Tanguy'u tanıyorsun, Tabii. | Open Subtitles | هذه ابنتي مارغريت , انت تعرفين تانغوي اكيد |
| Tabii ki riske giriyorum, ama bazı riskler almadan... | Open Subtitles | اكيد اني اجازف لكن لا تستطيع بناء عمل ناجح بدون خطر عرضي |
| Kesinlikle, Earl. Bu operasyonda teknoloji ve uzmanlık konuşuyor. | Open Subtitles | اكيد ايرل, هذه جهاز احترافي عالي التقنية |
| Kesinlikle sarhoş olmalıyım,_BAR_yoksa bunu yapamam. | Open Subtitles | اكيد يجب ان أكون سكران حتى استطيع الممارسة |
| Tabi ki sexy. Bütün üniversiteli kızlar sexydir. | Open Subtitles | اكيد انها مثيره جميع فتيات الجامعه مثيرات |
| Kimse okulu sevmez, ama orayla ilgili hoşlandığın bir şey olmalı. | Open Subtitles | ماشي .. مفيش حد بيحب المدرسة بس اكيد في حاجه فيها عاجباك. |
| - Mendil istemediğinden Emin misin? | Open Subtitles | اكيد ليس لديك رغبة في الحصول على منشفة أو شيءآخر؟ |
| Sen Amerikalı dostlarından biri olmalısın. | Open Subtitles | اكيد انتى واحدة من أصدقائِها الأمريكانِ. |
| Tam 7'de. kesin geliyor mu? | Open Subtitles | الساعة السابعة بالدقيقة هل هو اكيد قادم ؟ |
| Eminim ressamlar da sizi seviyorlardır. | Open Subtitles | أَنا اكيد ان الرسامونُ بيَحبّونَك أيضاً. |
| Tabiki, organik kimya finalim biter bitmez. | Open Subtitles | حسنا , اكيد , مباشره بعد الامتحان النهائي للكيمياء العضويه |