Bir kişi eğer bir başkasına umut verebiliyorsa,bu bir lütuftur. | Open Subtitles | عندما يعطي شخص ما الآمل لشخص آخر, هذه تعتبر هبة. |
Ülkemizde otizm yüzünden acı çekenlere ve ailelerine umut vermek, onları cesaretlendirmek için. | Open Subtitles | بل لإعطاء الآمل والشجاعة لأولئك الناس من يعانون من التوحد في هذه البلاد |
umut kanser hastasını tedavi ediyorsa, korkuda ülser hastasını öldüre bilir. | Open Subtitles | الآمل يعالج مريض السرطان والخوف يقتل مريض القرحة |
Daha şimdiden insanlar sokaklara döküldü, yaktığınız umut ışığını güçlendiriyorlar. | Open Subtitles | حتى الأن ما زال الـناس يملؤن الـشوارع ويـرفعون شـعلة الآمل تـلك الـتي أنت سـاعدت في إشعالها |
Biz ona Yıldız Geçidi diyoruz. Bizim insanlarımız da aynı umudu taşıyor, Kumandan. | Open Subtitles | نحن ندعوها "بوابة النجوم" وقومنا يشاركونم نفس الآمل , أيها القائد |
Senin bile aşk hayatın olması bana geleceğim için umut veriyor. | Open Subtitles | الحقيقة هي حتى انت لديك حب في حياتك, اعطني الآمل من اجل مستقبلي. |
Bak işte umut sana ne yapıyor. - umut ve 1.49 dolarla şeker alabilirsin. - 1.79 dolar. | Open Subtitles | حسناً، هذا سيوضح لك قيمة الآمل الأمل و دولار و 49 سنتاً ستشتري لك لوح حلوى |
Dostlarımız, umut aşılamak için yazıyor. | Open Subtitles | أصدقاؤنا يكتبون ليعطوننا الآمل |
Ve bir şekilde, dünya için umut kaynağı? | Open Subtitles | و يبعث على الآمل في هذا العالم؟ |
En ufak bir hatıranın sana umut vermesi için yeterli olacağını geçenlerde çok yakın bir arkadaşım hatırlatmıştı. | Open Subtitles | ... صديق مقرب مني ذكرني لاحقاً أن أجمل ذاكرة , كفيلة بمنحك الآمل |
Leon Bronstein, büyük devrimin parlayan umut ışığını mı? | Open Subtitles | (ليون برونستين) منارة الآمل الساطعة لأجل الثورة العظيمة؟ |
Bu arada Denise beni bulan parlayan o umut ışığının kendisiydi. | Open Subtitles | على فكرة يا (دنيز) منارة الآمل الساطعة تلك أعادتني |
umut. | Open Subtitles | الأكثر قيمة هو الآمل |
umut hep vardır. | Open Subtitles | دائماً ما يوجد الآمل |
Bir zamanlar umut saçan gözlerinde | Open Subtitles | "لقد كان من الصعب أن نرى الآمل مرة أخرى |
İnsanlara umut vermek için. | Open Subtitles | لاعطاء الشعب الآمل. |
umut fakirin ekmeğidir. | Open Subtitles | الآمل ينبوع الخلود. |
Birileri sonunda bize umut veriyor. | Open Subtitles | أخيراً هناك شخص منحنا الآمل |
1876'da Süleyman'ın nesiller boyuncaki halefleri arasından Osmanlıyı canlandırma umudu taşıyan sonuncusu, imparatorluk tahtına çıktı. | Open Subtitles | "في 1876، آخر القائمة الطويلة لخلفاء "سليمان الآمل في إعادة عافية الإمبراطورية العثمانية أتى للعرش الإمبراطوري |
Pes etmek yok. | Open Subtitles | حسنا , أستمر بالسير لن أفقد الآمل |
İkinci şovunu o şekilde kaçırman. Bütün o zavallı, hayal kırıklığına uğramış insan. | Open Subtitles | لقد تغيبت عن عرضك الثاني و جعلت كل هؤلاء الناس خائبون الآمل |