Şimdi ben bunu eğer yapmamış olsaydım, burası bir cehennem yuvası olurdu. | TED | الآن إذا لم افعل ذلك ، كان يمكن أن يكون مكانًا بائسًا. |
Gelecek Şimdi yarattığımız ve inşa ettiğimiz şeyden devam ediyor. | TED | المستقبل لا يزال مستمر بفضل الذي نبنيه و ننشئه الآن |
Şimdi gördüğümüz her şey yapay zekânın evriminde anlık bir görüntüdür. | TED | كل الذي نراه الآن هي مجرد لقطة في تطوير الذكاء الإصطناعي. |
Bu numaraların bir kısmını öğrenmek istemiyorsanız, şu an burayı terketseniz iyi olur. | TED | يفضل أن تغادر الآن إذا لم تحب أن تتعرف على بعض هذه الخدع |
Ve o an kafama dank etti Artık 165 cm olmak zorunda değildim. | TED | حينها أدركت أنني لم يعد عليَّ أن أكون بطول 5.5 أقدام بعد الآن |
Şimdi, bir kuş olsaydım, solumdaki bina bir sorun kaynağı. | TED | الآن لو كنت طائراً، فإن المبنى على يساري يشكل عائقاً. |
...Şimdi olgun bir kadınım. Ve,bu yol boyunca,bir kaç şey öğrendim. | TED | وأنا امرأة كبيرة الآن. وقد تعلمت أشياء قليلة على طول الطريق. |
Şimdi o ana kadar, düşündüm ki, 50'ye gelmiş biri olarak, gerçekten çuvalladığım hayat becerilerinden bir tanesi ayakkabılarımı bağlamaktı. | TED | الآن حتى تلك اللحظة، كنت اتوقع، بوصولي ل 50 سنة، بأن احد مهارات الحياة التي فعلا اتقنتها كانت ربط حذائي. |
Şimdi ise daha da ileri teknolojilerden bahsediliyor: artırılmış gerçeklik gibi. | TED | ويجري الآن زيادة هذا بطبقات أخرى من التكنولوجيا مثل زيادة الواقع. |
Şimdi yapmamız gereken zihnimizde bu iki resmi biraraya koymak-- işte böyle birşey. | TED | وماعلينا ان نفعله الآن هو ان ندمج هاتين الصورتين في مخيلتنا لتبدو هكذا |
Şimdi eğer bunun muhteşem olduğunu düşünüyorsanız, bu benim favorilerimden. | TED | الآن ان كنتم تظنون هذا عجيب .. انظروا الى هذه |
Birdenbire bedenimdeki krizin dünyadaki kriz olduğunu fark ettim ve daha sonra olan bir şey değildi, Şimdi oluyordu. | TED | فهمت فجأة أن الأزمة في جسدي كانت الأزمة في العالم ، ولم تكن تحدث لاحقاً كانت ذلك يحدث الآن. |
Şimdi sizi ikna etmek istediğim nokta şu: Beyin bu gürültü ve çeşitliliğin olumsuz sonuçlarını azaltmak için çok fazla çaba sarfetmektedir. | TED | الآن ما أريد أن أقنعكم به هو أنّ الدماغ يقدّم الكثير من الجهد للحد من الآثار السلبية لهذا النوع من التشويش والتقلب. |
Eh, Şimdi hepiniz ön-hücre uzmanı oldunuz. Şimdi bu ön-hücrelerle bir oyun oynayacağız. | TED | فبما أنكم أصبحتم الآن خبراء بالخلايا الأولية، سنلعب لعبةً مع هذه الخلايا الأولية. |
Ve yaşamımızı Şimdi yenilememize gerçeken ihtiyacı olan nesillere bakıyoruz. | TED | وننظر قُدما للأجيال التي تحتاج إلينا لإعادة تجهيز حياتنا الآن. |
Şimdi size sağır olarak dünyaya gelmiş bir kızın filmini göstereceğim. | TED | الآن هذا هو الفيديو الذي سأعرضه عليكم لفتاة ولدت وهي صماء. |
Şimdi, neden teknoloji eğrilerini yarı logaritmik eğriler olarak çiziyoruz? | TED | الآن لماذا نرسم منحنيات التقنية على منحنيات شبه لوغاريثمية ؟ |
Ve şu an hepimiz kendi pop kültürümüzde biraz aidiyet hissediyoruz. | TED | وكلنا نحس الآن بنوع من الملكية في ثقافة البوب الخاصة بنا. |
Öte yandan, şu an evrenin ne kadar yaşlı olduğunu anlayabiliyoruz. | TED | على الجانب الآخر ، يمكننا الآن ان نفهم كم عمر الكون |
şu an hala biz engelli insanların önünde bariyerler var. | TED | الآن لا تزال هناك حواجز أمامنا نحن الأشخاص ذوي الإعاقة. |
Ve ben Artık bu şeylere sosyal ağ da diyemiyorum. | TED | لذا لا أستطيع تسمية هذه الأشياء بالشبكات الاجتماعية بعد الآن. |
Artık nedenini biliyorsunuz ve kanımca bu programın amacı da bu. | TED | الآن تعرف لماذا، وبالنسبة لي، هذه هي الغاية من هذا البرنامج. |