Olmasından endişe duyduğunuz olaylar onları engellemeye çalışırken yaptığınız hareketlerden gerçekleşebilir. | Open Subtitles | الأحداث التي ترهبكم وارد جداً أن تتحقق نتيجة أفعالكم سعياً لمنعها |
Hepimizi bir araya getiren, yaşanmış olaylar hakkında soracağınız sorular yüzünden. | Open Subtitles | بعد أن تسأليني عن حلقات الأحداث التي تقودنا إلى هنا اليوم |
Dallas'taki olayları araştırmak üzere bir komisyon kurulacak. | Open Subtitles | إنشاء لجنة للتحقيق في الأحداث التي وقعت في دالاس |
Biraz dün olanlardan ve olayın kötü taraflarından bahsetmek istiyorum. | TED | ولكن دعوني أحدثكم عن بعض الجوانب المظلمة لهذا الموضوع ، مع الأحداث التي مرت بنا بالأمس. |
Fuhrman'ın bahsettiği etkileşimler, hatta kullandığı sözcükler Peggy'in bunu unutmasını çok zorlaştıracak cinsten. | Open Subtitles | (الأحداث التي وصفها (فورمان، والمصطلحات القوية التي إستخدمها (يجعل من الأمر واضح أن (بيغي تعرفه ولم تنساه. |
Bunu yaparken unutma, hikaye seninle ilgili ve olanları nasıl fark ettiğinle. | Open Subtitles | وخلال قيامك بذلك ، تذكر كل هذا الشيء هو عنك أنت وكيف تسيطر على الأحداث التي تجري |
Bu filmde canlandırılan olayların tümü de gerçektir. | Open Subtitles | الأحداث التي تدور في الفيلم حقيقية والأسماء حقيقية لأشخاص حقيقيون والمنظمات حقيقية مستودع المستلزمات الطبية |
Bunlar bizim konsantre olmaya meyilli olduğumuz olaylar. | TED | هذه هي الأحداث التي نميل للتركيز عليها. |
Bu gibi olaylar kendinize olan güveninizi altüst ediyor. | TED | هذه هي الأحداث التي تقتل الثقة في نفسك. |
Beni o noktaya getiren olaylar dizisi çoğunlukla şans ve zamanlamaya dayalıydı ve tekrarlanması mümkün değildi. | TED | فسلسلة الأحداث التي قادتني إلى هذه النقطة كانت تعتمد بشكل أساسي على التوقيت والحظ وكان من الصعب تكرارها. |
Böyle yoğun ama akıcı olan bir trafikte, trafik sıkışıklığına yol açan olaylar dizisini başlatmak için ufacık bir rahatsızlık yeterli. | TED | بهذه الحركة المرورية الكثيفة، ولكن الانسيابية، تحتاج فقط لاضطراب طفيف لتبدأ سلسلة الأحداث التي تسبب زحمة مرورية. |
olaylar zincirini başlatmaya yetecek kadar. | Open Subtitles | كافية لبدأ سلسلة من الأحداث التي جعلت عالمنا غير مستقر |
Sorunumuzla alakalı görüşleri hikayeleri, olayları dinleyin. | Open Subtitles | المشاهدات، القصص، الأحداث التي تتصل بالموضوع. |
Yargıç Fee ve Bay Balling ayaklanmaya neden olan olayları inceleyecekler. | Open Subtitles | القاضي في و السيد بولينغ سيركزا على الأحداث التي أدَّت إلى الشغَب |
Yürürken fark ettim ki yaptığım şeyler Natasha 'yı bekar kadınlar sınıfına tekrar koyan kozmik olayları harekete geçirmişti. | Open Subtitles | بلدي الإجراءات قد وضعت موضع التنفيذ سلسلة الكرمية من الأحداث التي وضعت ناتاشا مرة أخرى على السوق الفردي. |
Bundan önce olanlardan 5 kat büyük enerji salınımı yapacak. | Open Subtitles | خمس أضعاف الطاقة المتحررة من الأحداث التي سبقتها |
Belli ki cesedi bulunduktan sonra olanlardan bahsediyor. | Open Subtitles | وهو من الواضح يسترجع الأحداث التي حدثت بعد إيجاد جثته |
6 Mart gecesi olanlardan dolayı Louis'e dava açmakiçin hayır -bir avukatla konuştunuz mu? | Open Subtitles | لمحاكمة "لويس روليت" على الأحداث التي تمت ليلة 6 مارس؟ -لا , لم أفعل -هل تحدثت إلى محامي؟ |
Fuhrman'ın bahsettiği etkileşimler, hatta kullandığı sözcükler Peggy'in bunu unutmasını çok zorlaştıracak cinsten. | Open Subtitles | (الأحداث التي وصفها (فورمان، والمصطلحات القوية التي إستخدمها (يجعل من الأمر واضح أن (بيغي تعرفه ولم تنساه. |
Bunu yaparken, unutma, hikaye seninle ilgili... ve olanları nasıl farkettiğinle. | Open Subtitles | وخلال قيامك بذلك ، تذكر كل هذا الشيء هو عنك أنت وكيف تسيطر على الأحداث التي تجري |
olayların gidişatı, onda sendeki gibi duygu çağrışımları yapmıyor olabilir. | Open Subtitles | قلقة لأنك تضعين كل آمالك في هذا الرجل الذي بسبب الأحداث التي وقعت له يمكن ألا يكون لديه مشاعر عاطفية في رأسه |