Yamanote hattındaki yeşil trene bindim ve merkez postanesinin yanında, Tokyo istasyonunda indim. | Open Subtitles | ركبت القطار الأخضر على خط يامانوته و نزلت في محطة طوكيو قريبا من مركز البريد |
Güneş sıcak, rüzgar vahşi, çimenler kıyı boyunca yeşil. | Open Subtitles | الشمس دافئة ، و الرياح متقلبة و العشب الأخضر على الشواطئ |
Son parça, yeşil. 3 metre. | Open Subtitles | القطعة الأخيرة من الأخضر على بعد 10 أقدام |
Bu arada yeşil mürekkebin azalmış, sana biraz aldım. | Open Subtitles | ..بالمناسبه لقد أوشك الحبر الأخضر على النفاذ لذا اشتريت لك بعضه |
Üzerindeki yeşil ay, hastaneler için kullanılan evrensel sembol. | Open Subtitles | هذا القمر الأخضر على الجانب هو الرمز العالمي للمستشفيات |
Kurbanın elbisesinde bulduğunuz yeşil toz, bir açık hücreli fenolik köpük. | Open Subtitles | المسحوق الأخضر على ثوب الضحية رغوة فينولية مفتوحة الخلايا |
Peki hiç kahven var mı yoksa bu kıyıda sadece yeşil çay mı içiyorsunuz? | Open Subtitles | , هل لديكِ قهوة أم أنكم تتناولون الشاي الأخضر على الساحل الغربي؟ |
Peki. Küçük mobiletine yeşil alevleri onunla beraber yaparsın. | Open Subtitles | حسنا, لتساعدك تلك الفتاة في رسم بعض اللهب الأخضر على دراجتك الصغيرة |
O yüzden annenin Tercel'ine kırmızı, beyaz, yeşil spoyleri takmıştın. | Open Subtitles | لهذا كنتِ تضعين ذاك المصدّ الهوائيّ الأبيض و الأحمر و الأخضر على سيّارة والدتك. |
Bulutları ekledik ve bazı yeşil ağaçları... | Open Subtitles | و أضفنا تلك الغيوم و عزّزنا اللون الأخضر على الأشجار |
Barney'nin vücuduna sürdüğü yeşil boya, zehir etkisi gösterdi. Yanıyor. Yüzüm yanıyor. | Open Subtitles | من الدهان الأخضر على جسمه إنها تحرق وجهي يحترق لذا فكرت أن آخذ دراجتي |
bu yeşil çamurumsu şeyi neden içiyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا تشربين ذلك الشيء الأخضر على أي حال |
- Uzak paneldeki yeşil buton da neyin nesi? | Open Subtitles | ماذا يفعل ذلك الزر الأخضر على لوحة المفاتيح البعيدة؟ |
Yol boyunca yeşil ışık yandı. | Open Subtitles | بل أقرب لسيارة الحظ إنها الضوء الأخضر على طول الطريق |
Hepiniz soldaki küçük yeşil noktalar olan patojenlerin kanalın sağ tarafına koyduğum mercan mukusunu tespit ettiğini göreceksiniz ve o yöne hızlıca yüzüp orada kalıyorlar. | TED | سنرى جميع البكتيريا المسببة للأمراض كنقاط صغيرة جداً باللون الأخضر على اليسار تبدأ بتصيد الشعاب المخاطية التي وضعتها في الناحية اليمنى من القناة، وتسبح بشكل سريع بذلك الإتجاه وتبقى هناك. |
Tiyatrodayken asla yeşil giyme. | Open Subtitles | لا يجب أن تلبسي الأخضر على المسرح |
Çek yazmayı hiç düşünmüyordum, ama böylesine bir yaratıcılık karşısında, bu projeye rahatça yeşil ışık yakarım. | Open Subtitles | انا لم أتوقع أن أرى تمثيلاً بهذا الابداع... ...انا سوف أعطي الضوء الأخضر على هذا المشروع. |
Belki kafasındaki o yeşil şey problemdir. | Open Subtitles | . ربما المشكلة هي الشيء الأخضر على رأسه |
yeşil Fularlı Kızı okumalıyım. - Modayı yakından takip ediyor gibi. | Open Subtitles | علي قراءة مقال (الفتاة ذات الوشاح الأخضر) على مايبدو فإنها راقية |
..kırmızı sular üzerinde yeşil yansıma. | Open Subtitles | الانعكاس الأخضر على الماء الأحمر. |