İş yerinde performans ve memnuniyeti aynı anda iyileştirirsiniz, çünkü her iki karmaşıklığa da mani olan temel nedeni kaldırdınız. | TED | و في نفس الوقت سوف تحسّن الأداء و الرضا في العمل لأنك قد أزلت السبب الرئيسي الذي يعطل تعقيدات الاثنين. |
Bir şirket mali açıdan kötü performans gösterirse, kimin başı derde girer? | TED | اليوم، عندما لا تحقق شركة ما الأداء المطلوب، من سيوضع بخانة الاتهام؟ |
Çoğu zaman için bir gösteri yapıyormuşum gibi düşünüyorum, fakat rol yapmaktan yoruldum. | TED | أعتقدُ أنني كنتُ في معظم الوقت أتظاهرُ من أجل العرض فقط، ولكنني تعبتُ من الأداء. |
Neden? Çünkü güçlü performans akçesi çevrenizdeki görünürlüğünüzü arttırır ve daha önce dediğim gibi bu sayede bir destekçi size ilgi duyabilir. | TED | لماذا؟ لأن الدقة القوية في الأداء ترفع مستواك من الظهور في البيئة، كما قلت سابقًا، لدرجة أن أحد الرعاة قد ينجذب إليك. |
Doğal olarak başarı için gerekli olan şeylerden biri performans. | TED | ومن الواضح أن أحد الأشياء التي نحتاجها للنجاح هو الأداء |
ödüller beklenen etkiyi yarattı: Daha çok paraya daha iyi performans. | TED | فالمكافآت قامت بالتحفيز كما هو متوقع: كلما ارتفع الدفع، ارتفع الأداء. |
Tabii, en bunların performans kaygısı büyük bir olgu verelim. | Open Subtitles | طبعاً ، دعونا نعطيهم قضية ضخمة كي يقلقوا في الأداء |
Toksikoloji raporu onun vücudunda yüksek seviyede performans artırıcı ilaç gösteriyor. | Open Subtitles | أظهرت النتائج توكس مستويات عالية من عقاقير لتحسين الأداء في نظامه. |
Başka bir dünya açılıyordu bu zamanlarda: performans ve dans. | TED | عالم آخر بدأ بالتفتح وقتها: الأداء والرقص. |
Birden bir aydınlanma geldi, "Bu adamlar ürkütücü, modası geçmiş eğlenceyi alıp en yüksek seviye gösteri sanatına çeviriyorlar." | TED | وكان الوحي، كما أعتقد هذه المجموعة أخذت مجموعة من العروض العادية المتهالكة ووصلت بها إلى أقصى درجة من الأداء الفني |
Bu işe yaramazsa gösteri falan biter. | Open Subtitles | إن لم يساعدنا هذا في الأداء أو أيا كان فهذه هي النهاية |
gösteri sonrası soyunma odamda kariyerini tartışsak iyi olacak. | Open Subtitles | ربما ينبغي أن نلتقي في غرفتي خلع الملابس بعد الأداء ومناقشة حياتك المهنية. |
Kendi tasarımımız olan performansı artırılmış... bir helyum-neon lazer bıçağıyla desteklendi. | Open Subtitles | المركبة الغاطسة، معدّلَة لحَسَّن الأداء مشرط الليزرِ نيونِ هليومِ تصميمِنا الخاصِ. |
Yüksek performanslı bilişim ağları ile ve yakınlarınızda olan diğerleriyle niyetlerini anlamak için sürekliye yakın şekilde iletişiminizin olması gereklidir. | TED | يجب أن يكون لديك اتصال شبه مستمر مع شبكات الحوسبة ذات الأداء العالي والشبكات الأخرى القريبة لكي تفهم ما يقصدون |
Ve rol yapan en az birini yakalamalıyız... böylece hepsi misafirmiş gibi davranamaz. | Open Subtitles | ونحتاج الإمساك بشخص على الأقل في الأداء لكي لا يتظاهر الجميع بأنه ضيف |
Ve eğer çok yorgun olduğum zaman sahneye çıkarsam... | Open Subtitles | و إذا قمت بعمل الأداء و أنا متعبة جداً، وكأن لا شيئ يحصل. |
Ona okuma denmez, bir oyunculuk gösterisiydi. | Open Subtitles | انها لم تكن في القراءة ، بل كانت في الأداء. |
ve seçmelere katılıp işler almaya başladım, yavaş yavaş. | TED | وبدأت أذهب إلى تجارب الأداء وأحصل على عمل تدريجيًا. |
Oyuncu seçmelerine giderdi ve ne olursa olsun, o işi alırdı. | Open Subtitles | كان يذهب لاختبارات الأداء, وكان يحصُل على أى دور يتقدّم له. |
Harika, derhal yetenek denemesine başlayalım. Başrol oyuncusu kim olmalı? | Open Subtitles | رائع، سنبدأ بتجارب الأداء فوراً أيّ دور نختاره أوّلاً؟ |
Sanat gösterisi yeter artık diyorum. Artık protesto gösterisi zamanı. | Open Subtitles | أنا أقول أكتفينا من فن الأداء حان الوقت لفن الأحتجاج |
kontrol edebileceğiniz şeylere odaklanın. performansın çok öncesinde pratiğe başlayın ve performansın | TED | تدرب كثيراً، قبل الأداء بفترة طويلة في بيئة مشابهة لبيئة الأداء. |
Finansal teşvikler, ün ve şöhret elit atletlerin fırlamalarını sağladı ve daha üstün bir performansa meylettiler. | TED | دوافع المال والشهرة والمجد ساهمت في نهوض الرياضيين فجأة وأصبحت تميل نحو درجة الأداء العليا الصغيرة. |
Her şeyi bırakıp yönetimle çalışıyorlar, işbirlikçi ve yapıcı bir şekilde, şirketin mali performansını geliştirmek için değişim yapıyorlar. | TED | سيتركون كل شيء ويعملون مع الإدارة، بتعاون وبشكل بناء، للقيام بتغييرات لتحسين الأداء المالي للشركة. |
Görebildiğim kadarıyla gösterinin büyük bölümünde sahne arkasında kalmayı başarabilmişler! | Open Subtitles | بقدر ما أراه فقد نجحوا في البقاء مخفيين وراء المسرح لمعظم الأداء |