Kanıtlar onun yaptığını gösteriyor, ve sen buna inanmayı reddediyorsun. | Open Subtitles | كل الأدلة تشير إليه و أنتَ لا تريد أن تنظر إليها |
Kanıtlar, ilk insan-benzeri yaratıkların yaklaşık dört milyon yıI önce Afrika'da evrimleştiğini göstermektedir. | Open Subtitles | الأدلة تشير إلى أن أول الكائنات الشبيهة بالبشر تطوّرت في أفريقيا خلال 4 ملايين سنة مضت |
Bir çok insan böyle bir şeyi planlayabilir ama tüm Kanıtlar, bu işi tek bir kişinin yaptığını gösteriyor. | Open Subtitles | عدة أشخاص قد كونون خططوا لهذا ولكن الأدلة تشير إلى أن الفاعــل |
- Kanıtlara göre bir süredir ayrıca bir zaman kapsülü duvarının arkasında bakılıyormuş. | Open Subtitles | . حسنا , الأدلة تشير انها هنا منذ مدة . وكانت ترعاها من خلف كبسولات الزمن |
Oysa Kanıtlara göre, 5. yüzyılda | Open Subtitles | على الرغم من أن الأدلة تشير إلى أن هناك الثعابين في ايرلندا |
- O adamı öldürmedim Michael. - Kanıtlara göre öldürmüşsün. | Open Subtitles | الأدلة تشير الى انك الفاعل |
Deliller bu yönde ama sen bunu düşünmeyi dahi red ediyorsun. | Open Subtitles | كل الأدلة تشير إليه و أنتَ لا تريد أن تنظر إليها |
Deliller gösteriyor ki, Diane Sidman öldükten sonra likit nitrojen kullanılarak dondurulmuş. | Open Subtitles | الأدلة تشير الى أن ديان سيدمان جمدت باستخدام النيتروجين السائل بعد أن قتلت |
Bebeğinin yanlışlıkla küvette boğulduğunu söyledi ama Kanıtlar gösterdi ki annesi onu boğmuş. | Open Subtitles | و قالت أن طفلتها قد غرقت من غير قصد في حوض الإستحمام و كانت الأدلة تشير إلى أنها قد خنقتها |
Kanıtlar, Ajan DiNozzo'nun ajan ilkeleriyle davrandığını gösteriyor. | Open Subtitles | الأدلة تشير الى أن العميل دينوزو تصرف فى اطار المبادىء التوجيهية للوكالة |
Tüm Kanıtlar; Rusya SVR'sinden kasti bir saldırı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | "من وزارة العدل، جميع الأدلة تشير إلى إعتداء متعمد ومصدق" |
Bütün Kanıtlar da seni gösteriyor. Belki ikincil ama tutuklama emri çıkarmamıza yeter. | Open Subtitles | وجميع الأدلة تشير لك، ظرفية في أفضل الأحوال، لكنها كافية لنا للحصول على مذكرة إعتقال. |
Ama Kanıtlar gösteriyor ki yüksek işlevlerinden bazıları hala çalışıyor. | Open Subtitles | لكن الأدلة تشير إلى أن بعض من وظائفها العليا ماتزال نشطة |
İkinci dereceden delillere bakarak o olduğuna kanaat getirmişler ama aynı Deliller diğer birkaç kız için de geçerli. | Open Subtitles | حددو جثتها فقط وفقا للدلائل التي تشير إليها ولكن للأسف، تلك الأدلة تشير لكل الفتيات بنفس القدر |
Gözümün içine bak ve John un bu işe bir ilgisi olduğunu düşündüğünü söyle Bütün Deliller onu gösteriyor. | Open Subtitles | انظر في عيني وقل لي أنّك تعتقد أنّ جوني فعل هذا؟ - كل الأدلة تشير له - |