Bir parktayız ve çocuğumuz bir salıncakta sallanıyor. | TED | نحن في حديقة، ويقوم طفلنا بالتأرجح على الأرجوحة. |
Bu bana eski evimizdeki salıncağı hatırlatıyor. | Open Subtitles | هذا يذكني بتلك الأرجوحة المصنوعة من الحبال التي كانت لدينا في البيت |
Bir de babamın ben küçükken yaptığı bu eski salıncak var... | Open Subtitles | وهناك تلك الأرجوحة الذهبية المزرية التي صنعها لي والدي وأنا صغيرة |
Birden gülmeye başladık ve çocukluğumuzdan beri görmediğimiz o eski salıncağa doğru koştuk. | Open Subtitles | فجأة بدأنا نضحك وجرينا نحو الأرجوحة القديمة التي لم نرها منذ كنا أطفالا |
Bu saçmalık. Homer ölmedi. Bahçede hamakta yatıyor. | Open Subtitles | هذا سخف، هومر ليس ميتاً إنه بصحة عالية وهو على الأرجوحة |
Ayrıca bir keresinde çocuğun tekini Salıncağın önüne ittim ve kol bileğini falan kırmıştı sanırım. | Open Subtitles | و مرة دفعت طفل عن الأرجوحة وكسر رسغه أو شيء ما |
6 yaşındayken salıncaktan düşüp dilimi ısırmıştım. | Open Subtitles | عندما كنت بالسادسة سقطت من الأرجوحة و عضضت لساني |
Geçen gece onu salıncakta gördüğüme yemin edebilirdim. | Open Subtitles | تلك الليلة أكاد أقسم أنني رأيته جالساً على الأرجوحة |
Sen küçükken seni hep bu salıncakta sallardım. | Open Subtitles | عندما كنت صغيرة أدفعك دائماً على هذه الأرجوحة أحببتها حقا لكن في يوم |
Normalde, onunla birlikte bu salıncakta oturuyor olacaktık. | Open Subtitles | أجل ، في العادة أنا و هي في هذا . الوقت نجلس على الأرجوحة معاً |
Ona babasının yaptığı salıncağı gösterebilir miyim? | Open Subtitles | أتمانعين إذا أريتها الأرجوحة التي بناها والدها؟ |
İşte gitti. Tamam, şimdi salıncağı göster bakalım. | Open Subtitles | هاهو ذا، إرسال، الآن يمكنك أن تريني الأرجوحة. |
Bu azap verici salıncağı görmek istiyorum. | Open Subtitles | عجباً، أنا أطالب برؤية هذه الأرجوحة المسببة للدموع |
Biff'le aralarına salıncak kurmuştuk! | Open Subtitles | عندما علقنا أنا و بيف الأرجوحة بينهما. هه؟ |
Mavi panjur, kırmızı kapı, lastik salıncak. | Open Subtitles | نوافذ زرقاء ، باب أحمر، الأرجوحة إن هذا منزلك أليس كذلك؟ |
Dışarıya çıktın, salıncağa oturdun ve ben de sana battaniye getirmeye gittim çünkü sen o katatonik, tuhaf yerden ayrılmayı reddettin. | Open Subtitles | لقد ذهبتي للخارج و جلستي على الأرجوحة و ذهبت أنا للداخل لأحضر الغطاء لأنكِ رفضت الدخول و كنتِ في حالة غريبة |
- Aşağı indin, salıncağa oturdun. İçeri girmek istemediğin için battaniye getirecektim. | Open Subtitles | لقد نزلتي للأسفل و جلستي على الأرجوحة و ذهبت أنا لإحضار الأغطية |
Daracık slip mayo giymekten kalbim, muzdan hamakta patlayabilir. | Open Subtitles | قلبي قد ينفجر من الأرجوحة الشبكية إذا كانت ضيقة جداً |
Salıncağın 15 metre kadar yukarısında yeni ayak izleri bulduk. | Open Subtitles | تحدث.. وجدنا آثار أقدام جديدة على بعد 50 قدما من الأرجوحة |
Bizim mahallede bir çocuk salıncaktan düşüp kafasını çarpmıştı. | Open Subtitles | أذكر ذلك الطفل الصغير في حيّنا سقط من الأرجوحة وضرب رأسه |
hamak da birlikte uzanmamız biraz homo işi değil mi? | Open Subtitles | هل جلوسنا فى هذه الأرجوحة يجعلنا لوطيين؟ |
Şimdi Babuya sonunu anlat. Heyecandan hamaktan düşeceğim. | Open Subtitles | .الآن أخبر بابو بالنهاية .أنا على طرف الأرجوحة |
Fakat burada bir adam vardı salıncakların yanında-- etrafa sürekli birşeyi bekliyormuş gibi bakıyordu. | Open Subtitles | لكن كان هناك رجل قريب من الأرجوحة ظل ينظر حوله كأنه ينتظر شيئاً |
Şimdi bu hamağın kimsenin başına bela açmayacağına emin olalım. | Open Subtitles | الآن لكي نتأكد بأن هذه الأرجوحة لن تضر أي أحد بعد الآن |
Tahterevalliye gidip, duman çekmek. Ne kastettiğimi anladın mı? | Open Subtitles | اذهب لميزان الأرجوحة , دخّن جيه , تعرف ما أتكلّم عنه ؟ |
Ama kalırsanız, hamağı paylaşırsınız. | Open Subtitles | ،لكن إذا بقيتم ستشاطران الأرجوحة الشبكية |
"Trapezle uçan cüretkar genç adam Pek zariftir" | Open Subtitles | الرجل الشاب الجرىء على الأرجوحة الطائرة حركاته كلها جميلة |
tırmanma oyuncağı marketimiz salıncaklar alışveriş merkezi tahterevalli, postane kum havuzu da yazlığımız. | Open Subtitles | غابة الصالة الرياضية هي محل البقالة الأرجوحة هي المجمع أرجوحة الأطفال هي مكتب البريد |