Ama Yüzbaşı Öncelikli hedefimiz sipariş edilen paketi ele geçirmektir. | Open Subtitles | لكن أيّها القائد، هدفنا الأساسي هو إسترجاع البضاعة التي طلبوها. |
Öncelikli endişemiz yasadışı ilaçları piyasadan engellemek. | Open Subtitles | همنا الأساسي هو منع سوق الادوية الممنوعة |
Unutma bizim Öncelikli hedefi Onu silahını döküm yapmaktır | Open Subtitles | فقط تذكر أن هدفنا الأساسي هو أن نجعله يلقي سلاحه |
Esas konu güvenlerini kazanıp oyunun daha derinlerine inmek. | Open Subtitles | الشيئ الأساسي هو بناء الثقة والتعمق اكثر في اللعبة |
Esas soru şu: ABD ve Avrupa ülkeleri gibi gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerin, finansal kriz sonrası ekonomik büyümeyi sağlamakta zorlanmaya devam ettikleri bir dönemde ekonomik büyümeyi sağlamayı nasıl başaracağız? | TED | والسؤال الأساسي هو: كيف سنقوم بخلق نوع من النمو الإقتصادي بالإقتصاد المتقدم والمتطور مثل الولايات المتحدة وعبر أوروبا في الوقت الذي يشهدون فيه صراعا لخلق نوع من النمو الإقتصادي بعد الأزمة المالية؟ |
Öncelikli hedefimiz kurtarmak ancak bu mümkün olmazsa De Foix'yı başka türlü susturmamız gerekecek. | Open Subtitles | هدفنا الأساسي هو الإنقاذ. لكن إذا كان هذا مستحيل, يجب علينا إسكات "دي فوا"... بطريقة أخرى. |
Öncelikli hedefimiz Greta Thomas'ı sağ salim evine götürmek. | Open Subtitles | والآن هدفنا الأساسي هو إحضار غريتا توماس) الى المنزل آمنة وعلى قيد الحياة. ) |
- Öncelikli endişenin kar olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | -أعرف أن هدفك الأساسي هو الربح . |
Esas mesele güzel yavaş bir sıkıştır... nereye gideceğini bilmeden. | Open Subtitles | الشيء الأساسي هو أن تقومي بضغطة بطيئة ولطيفة... ولا تعرفي متى ستخرج الطلقة |
Esas olan bu kadınların kimliklerini tespit edip onları bulmak. | Open Subtitles | هدفنا الأساسي هو التعرف على تلك النساء. |