Dünya'yı bir araya getirmeye yardım ediyor, ve bence bu balık kesinlikle geleceğin balığıdır. | TED | اذا كان يساعد على توحيد العالم، وأعتقد أنه بالتأكيد الأسماك في المستقبل. |
Yine solunuzda temiz mercan kayalığı, sağınızda balık çiftliği mercan kayalığı. | TED | وهكذا مرة أخرى، الشعاب النظيفة على اليسار، مزرعة الأسماك في الشعاب على اليمين. |
Giderek zorlaşıyor mu? Denizlerde balık tükeniyor mu? | TED | هل ازداد تعقيدا؟ هل اختفت الأسماك في مناطق صيدهم؟ |
Yakalanan balıklar karidesleri beslemek için kullanıldı. Karidesler dünyanın en büyük dört toptancısına satıldı: Costco, Tesco, Walmart ve Carrefour. | TED | يستفاد من تلك الأسماك في إطعام الجمبري، بعدها يتم بيع الجمبري لأكبر أربع تجار تجزئة عالميين: كوستكو وتيسكو وولمارت، وكارفور. |
balıkların akarsuda gizlendikleri noktalar... çok karmaşık bir hiyerarşiye yol açar. | Open Subtitles | حيث أن إختباء الأسماك في المجرى يستلزم تسلسل هرمي معقد للغاية |
Bu yüzden değil mi zaten açık deniz balıklarının gülünçlüğü? | Open Subtitles | ألهذا السبب تكون الأسماك في أعماق البحار في قمة البشاعة؟ |
Dünyanın balık avlama bölgelerinin kaybolmasını belgelemek için sualtı fotoğrafçıcı Brian Skerry ve foto muhabiri Randy Olson ile birleştik. | TED | لقد كونّا فريقاً تحت الماء مع المصور براين سكيري والمصور الصحفي راندي أولسون لتوثيق إستنزاف مصائد الأسماك في العالم. |
Park yerlerinde ki balık havuzlarını ve bodrum katlarını görmek istiyorum. | TED | أريد أن أرى بِرك الأسماك في مواقف السيارات والطوابق السفلية. |
Hayatım boyunca bir sürü balık tanıdım. | TED | لقد تعرفت على الكثير من الأسماك في حياتي .. |
Ve her yer balık kaynıyor. İnsanın bacaklarına dolanıyorlar. | Open Subtitles | هناك الأسماك في كل مكان ، ترفرف مقابل ساقيك |
Denizde çok balık var doktor. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأسماك في البحر يا دكتورة |
Denizde bir çok balık var. Hava açmadan önce denizin dibi daima karanlıktır. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الأسماك في المحيط إنها دائماً مظلمة قبل الفجر |
Denizde bir çok balık var... ama onlar yakalayıp yedikten sonra Sonra ne oluyor? | Open Subtitles | هناك الكثير من الأسماك في البحر لكن بعدما تمسكهم و تأكلهم, ثم ماذا؟ |
Japonlar, dünya balık pazarının çok büyük bir payını ellerinde tutuyorlar. | Open Subtitles | يتحكم اليابانيّون كُليّاً بسوق الأسماك في العالم |
Denizde balık çok, anlarsın ya. | Open Subtitles | لأن ثمّة الكثير من الأسماك في البحر ومن هذا الكلام. |
Akıntı daha da uzağa gittikçe yunuslar, daha fazla balık sürüsü arıyor. | Open Subtitles | اذ ينخفض المد اكثر, تبحث الدلافين عن المزيد من الأسماك في المياه الضحلة. |
Geceleyin bir çok balık resifte güvenli kuytu köşede uyur ve dinlenir. | Open Subtitles | ينام العديد من الأسماك في الليل ، ويستريح في امان في الزوايا المظلمة من الشعاب المرجانية. |
Yengeç benzeri balıklar deniz yüzeyi boyunca gezinirdi. | TED | يختبئ السلطعون مثل الأسماك في قاع البحر. |
Ve o balıklar denizden. | Open Subtitles | يوجد بعض الأسماك في كوخي عند الرصيف وهذا السمك من البحر |
Ve Akdeniz'in kılıçbalığı çiftliklerinde yakalanan balıkların %90'ı Mola balıklarıdır. | TED | وفي منطقة البحر الأبيض المتوسط، في مصائد الأسماك في صافي أبو سيف، انهم يشكلون ما يصل الى 90 في المئة. |
Düzgün ayarlandığında bu bıyıklar, hareketli su içinde balıkların bıraktıkları ince izleri hissedebilir. | TED | عند ضبط الشوارب بشكل صحيح، يمكنها استشعار مسارات تحرك الماء البسيطة التي تتركها الأسماك في أعقاب طريقها. |
Ama kitaplarda, buranın balıklarının berbat olduğu söylenir. | Open Subtitles | لكن في الكتب, يقولون أن الأسماك في الأنهار سيئة. |