Isınmak için mağarada çömelip kalmıştır ve bulunmayı beklerken balık ve kurbağalarla yaşıyordur. | Open Subtitles | ,تتورك في هذا الكهف لتتدفأ و تعيش مِن أكل الأسماك و الضفادع بينما تنتظر أن يُعثرَ عليها |
Buraya gelenlerin çoğu ya ahtapot yakalamaya gelir ya da balık ve istiridye çiftçiliği için. | Open Subtitles | معظم الدّخل يكون من هنا. إمّا أن يأتي من اصطياد الأخطبوط, أو من الأسماك و زراعة المحّار. |
Bu balık ve mercanların birçoğu başka hiçbir yerde yaşamıyor. | Open Subtitles | العديد مِنْ هذه الأسماك و المرجانِ لا يعيشون إلا في هذا المكان . |
balık ve patates kızartması yemez misin? | Open Subtitles | لا تأكل الأسماك و رقائق البطاطس؟ |
balık ve Vahşi Hayat Bölümü dalga geçmez, Ajan Booth. | Open Subtitles | أنتِ تمزحين إن مديرية الأسماك و الحياة البرية لا تمزح أيها العميل (بوث) |
Izgara balık ve tavuk. | Open Subtitles | الأسماك و الدجاج من الشواء |