Hayatın bütün güzel şeyleri. Hepsi benim. | Open Subtitles | كُلّ الأشياء الجيدة في الحياةِ شعار النبالة |
Ah, sonunda. Galaksideki güzel şeyleri takdir eden birisi. | Open Subtitles | أخيراً، أحدهم يقدر الأشياء الجيدة في المجرة |
Mancom, hayattaki güzel şeyleri anlamlı kılar. | Open Subtitles | "مانكوم"، تجعلك تشعر بطعم الأشياء الجيدة في الحياة. |
Mancom, hayattaki güzel şeyleri anlamlı kılar. | Open Subtitles | "مانكوم"، تجعلك تشعر بطعم الأشياء الجيدة في الحياة. |
Sanırım ailen hayatındaki iyi şeyleri taktir etmeni ama yapmamanı istiyorlar. | Open Subtitles | اعتقد ان الأباء يريدونك أن تعرف الأشياء الجيدة في الحياة، دون ان تفعلها. |
Hayatındaki iyi şeyleri misafirleri için harcıyordu. | Open Subtitles | لقد كان يعطي بسخاء الأشياء الجيدة .في حياته إلى ضيوفه |
Mancom, hayattaki güzel şeyleri anlamlı kılar. | Open Subtitles | "مانكوم"، تجعلك تشعر بطعم الأشياء الجيدة في الحياة. |
Mancom, hayattaki güzel şeyleri anlamlı kılar. | Open Subtitles | "مانكوم"، تجعلك تشعر بطعم الأشياء الجيدة في الحياة. |
Mancom, hayattaki güzel şeyleri anlamlı kılar. | Open Subtitles | "مانكوم"، تجعلك تشعر بطعم الأشياء الجيدة في الحياة. |
Mancom, hayattaki güzel şeyleri anlamlı kılar. | Open Subtitles | "مانكوم" توفر الأشياء الجيدة في حياة الأنسان. |
Bana tüm güzel şeyleri tek seferde verme, olur mu Frank? | Open Subtitles | يا إلهي (فرانك)، لا تعطيني كل الأشياء الجيدة في وقت واحد. |
Şimdi hayatınızdaki tüm iyi şeyleri gözünüzde canlandırın. | Open Subtitles | يتخيل كل الأشياء الجيدة في حياته |
Geçtiğimiz otuz yılda araştırmacılar bunun tüm iyi şeyleri öngörebileceğini keşfetti, çocukluk dönemi ve sonrasındaki, sosyal yetiler, akademik başarı, zihinsel ve fiziksel sağlık, para kazanma, birikim yapma hatta hapisten uzak durmak gibi tüm iyi şeyleri. | TED | وعلى مدى 30 سنة الماضية، وجد الباحثون بأنها تتنبأ بكل أنواع الأشياء الجيدة في الطفولة وما بعدها، كالمهارات الاجتماعية، الإنجازات الأكاديمية، الصحة النفسية والجسدية، جني الأموال وإدخارها وحتى البقاء خارج السجن. |