küçük şeyler aramıza girmeye başladı, önemsiz şeyler ama biz onları ciddiye aldık. | Open Subtitles | الأشياء الصغيرة بدأت في السيطرة أشياء لم تكن تهم ولكننا رأيناهم بطريقة مختلفة |
Demek istediğim, küçük şeylerin önemli olduğu. | TED | الآن وجهة نظري هي مسألة الأشياء الصغيرة. |
Şimdi, bu ağaçların üzerindeki şu binlerce küçük şey nedir? | Open Subtitles | الآن، ما هذه الآلاف من الأشياء الصغيرة التي على الأشجار؟ |
1.50 boyunda, cinsellik açısından tatmin olmuş bir karım var belli ki küçük şeylerle nasıl ilgileneceğimi iyi biliyorum. | Open Subtitles | حسنًا، إن زوجتي بطول 4 أقدام و10 إنشات ومتشبعة جنسيًا لذا من الواضح أنّي بارع بالتعامل مع الأشياء الصغيرة |
Çok özür dilerim babacigim. Ilgilendigim her ufak şey için iznine ihtiyacim oldugunu bilmiyordum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف إذا كان لدي إذن مع كل الأشياء الصغيرة أفعل |
Böyle büyük yerlerde Ufak tefek şeyler olabilir! | Open Subtitles | في الأماكن الكبيرة، مثل هذه الأشياء الصغيرة تحدث |
Onun mecazlarını ve benzetimlerini dinliyorlar. Ve eğer yeterince çalışırlarsa o büyüye anahtar olacak bu küçük şeyleri öğrenmeye başlıyorlar. | TED | يستمعون للاستعارات والتشبيهات، ويبدؤون في تعلم هذه الأشياء الصغيرة والتي إن تدربوا عليها بما يكفي تصبح مفتاح السحر. |
Böylesine minicik Şeylerin kocaman bir karanlık getirmesi çok şaşırtıcı ve hayatlarımızı değiştirmesi. | Open Subtitles | كم هي غريبة تلك الأشياء الصغيرة يمكن أن تجلب شراً هائلاً وتغيير حياتنا |
Çocukken annem bana küçük şeylere her zaman saygı göstermem gerektiğini söylerdi. | TED | عندما كنت طفلا كانت والدتي دائما تقول لي أنني يجب ان أحترم الأشياء الصغيرة. |
Aşağıda ufak şeyler, büyük şeyler yukarıda. | TED | الأشياء الصغيرة أسفل الرسم، والكبيرة في الأعلى. |
- Çok dokunaklı olanlar da küçük şeylerdir. - Hıı. | Open Subtitles | انها من الأشياء الصغيرة التى اجدها محزنة جدا |
Yaptığımız küçük şeyler dünya ile ilgili varsayımlarımızı güçlendirebilir. | TED | الأشياء الصغيرة التي نفعلها قد تعمل على تعزيز افتراضاتنا حول العالم. |
Çünkü ondan sonra, bu küçük şeyler son derece şaşırtıcı bir gerçekliği anlamaya açılan mütevazi bir arka kapı gibi davranır. | TED | لأنه فيما بعد، ستعمل هذه الأشياء الصغيرة كنوع من مدخل متواضع آخر لفهم الواقع المفاجئ بشكل لا نهائي. |
Büyük sistemler için tasarımla ilgili bilmeniz gereken ilk şey; küçük şeyler gerçekten önemlidir. | TED | الآن، أول شيء أنتم بحاجة لمعرفته عن التصميم على نطاق واسع هي الأشياء الصغيرة التي حقًا تهم. |
Bazı küçük şeylerin, bildiğinizi düşündüğünüz Şeylerin her şeye farklı bir açıdan bakmanızı sağladığını öğreniyorsunuz. | TED | يمكن تعلم بعض الأشياء الصغيرة تجبرك على إعادة صياغة كل شيء كنت تعتقد أنك تعرف. |
Yapmak istediğim şey küçük şeylerin aslında en büyük şeyler olabileceğini dünyaya göstermek. | TED | ما أردت فعله هو أن أظهر للعالم كيف أن الأشياء الصغيرة يمكن أن تكون أكبر الأشياء. |
Milyonlarca küçük şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك ملايين من الأشياء الصغيرة |
Milyonlarca küçük şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك ملايين الأشياء الصغيرة |
Bir şövalyeye zahmet veren bu küçük şeylerle rahatsız edilen soylu bir adamdı. | Open Subtitles | النبيل، يتظايق من تلك :الأشياء الصغيرة التي تزعج الفارس |
Böyle küçük şeylerle ilişkilerin yıkılmaması gerekiyor. | Open Subtitles | أن الأشياء الصغيرة لا تستحق أن ندمر علاقاتنا بسببها |
Bebek için birkaç ufak şey aldım. Sonra gösteririm. | Open Subtitles | لديّ بعض الأشياء الصغيرة للطفل، سأريكِ لاحقاً. |
Böyle büyük yerlerde Ufak tefek şeyler olabilir! | Open Subtitles | في الأماكن الكبيرة، مثل هذه الأشياء الصغيرة تحدث |
Genel izafiyet çok büyük Şeylerin hareketini tanımlarken, kuantum fiziği çok küçük şeyleri açıklar. | TED | النسبية العامة التي تصف سلوك الأشياء الكبيرة جداً بينما فيزياء الكم تشرح الأشياء الصغيرة. |
Tüm şu küçük şeylere bak. Ne kadar meşguller. | Open Subtitles | أنظر إلى كلّ هذه الأشياء الصغيرة المشغولة جدا الآن |
Bu mu yoksa ufak şeyler çalmak mı daha eğlenceli? | Open Subtitles | هل تقوم بأنشطة أفضل من إطلاق النار على الجرذان و سرقة الأشياء الصغيرة هل تعرفين ؟ |
Bunun üzerine kalabalık halde yaşayan, başparmak ile işaret parmağı arasında tutulabilen o küçük yaratıklara döndüm: Ekosistemlerimizin temelini oluşturan küçük şeylerdir onlar. O küçük şeyler, söylemek istiyorum, dünyayı asıl idare eden canlılardır. | TED | لذا فقد تحولت الى المخلوقات الصغيرة التي يمكن حملها بين الأصبعين الإبهام و السبابة: الأشياء الصغيرة التي تؤلف نظم أنظمتنا الحيوية. الأشياء الصغيرة، أرغب بالقول ، التي تدير العالم. |
Orta kısımda yer alan fizik çok çok küçük şeylerden çok çok büyük şeylere geniş bir aralığı içerir. | TED | الفيزياء التي في المنتصف تنطبق على مدى واسع، من الأشياء الصغيرة جداً جداً إلى الأشياء الكبيرة جداً جداً. |