Birlikte birçok güzel şeyler yapacağız. | Open Subtitles | . سنقوم بفعل الكثير من الأشياء اللطيفة معا |
Senin hakkında genelde güzel şeyler söylemiş. | Open Subtitles | هو يحصل على الأشياء اللطيفة للقول عنك، مع ذلك... فيالغالب. |
Burada güzel şeyler varmış. | Open Subtitles | عجباً أنت تملك بعض الأشياء اللطيفة هنا |
Yani dansta beni öyle nasıl savunduğunu ve söylediğin... o kadar güzel şeyleri düşündüm de. | Open Subtitles | لقد فكرت كيف دافعت عني في الحفلة و كل الأشياء اللطيفة التي قلتها |
Hediyeleri sevmiyorsun. güzel şeyleri sevmiyorsun. | Open Subtitles | لا تحب الهدايا، ولا تحب الأشياء اللطيفة. |
Tüm güzel şeylerin geri geleceğini anımsayarak öğleden sonra orada oturdum. | Open Subtitles | جلست هناك طوال النهار ... أتذكر الأشياء اللطيفة التي عادت إليّ |
İkincisi, saçıyla ilgili söyleyebileceğin güzel şeylerin sınırı yoktur. | Open Subtitles | الثانية، أنت لا تَستطيعُ القَول بما فيه الكفاية الأشياء اللطيفة حول شَعرِها. |
Geçen gece bize söylediğin o tüm güzel şeyler için sana teşekkür etmek amacıyla uğradım. | Open Subtitles | ... لقد أتيت فقط لأشكرك لقولك كل تلك الأشياء اللطيفة ... لنا تلك الليلة |
Hakkında güzel şeyler duyuyorum. | Open Subtitles | سمعت بعض الأشياء اللطيفة عنك |
güzel şeyler giyiyorsunuz. | Open Subtitles | لبس الأشياء اللطيفة |
Bu güzel şeyler çoktan kırıldı! | Open Subtitles | إنكسرت تلك الأشياء اللطيفة |
Tam yola çıkıyordum ki benim için söylediğiniz güzel şeyleri duydum. | Open Subtitles | انا كنت آكل من اجل الطريق... عندما سمعت هذه الأشياء اللطيفة... التى كنتم تقولوها عنى. |
Sizin için yaptığımız güzel şeyleri hiçbiriniz hatırlamıyorsunuz ki. | Open Subtitles | لا أحد منكما أنتما الاثنين يتذكر أياً من الأشياء اللطيفة التي قد فعلناها له -مثل ماذا؟ |
Yazılarım hakkında söylediği o güzel şeylerin hepsi ona güvenmem içinmiş. | Open Subtitles | ذكرت كل تلك الأشياء اللطيفة عن كتابتي فقط لتكسب ثقتي |