Mahzene getirip ışıkları açtığımızda gördük ki kadın hamileydi. | Open Subtitles | وما أن أدخلناهم القبو واعملنا الأضاءة بالمكان حتى أكتشفنا أن الزوجة حامل |
Belki o parayı kazanırsak, ışıkları tamir edebiliriz. | Open Subtitles | إذا ربحنا هذه الأموال يمكننا أن نصلح الأضاءة |
demişti. Gerçek zamanlı bilgi ışıkları yakar. | TED | البيانات الفورية تقوم بتشغيل الأضاءة. |
Işık bölümü ondan 120 kat daha güzel olduğumu söylüyor. | Open Subtitles | مدير الأضاءة يقول بأني أجمل منها بـ 125 مرة |
Işık nasıl. | Open Subtitles | كيف الأضاءة هنا؟ |
Belki renkli ışıklar. | Open Subtitles | . يمكنك تلوّين بعض الأضاءة |
ve ışıklar söner. | Open Subtitles | . أغلق الأضاءة |
Işıklandırma tamam zaten. | Open Subtitles | لقد تم الأعتناء بكل مصادر الأضاءة |
Aslan tarafından öldürülmüş pek çok hayvanı vardı. Işıkları onun için de yerleştirip yerleştiremeyeceğimi sordu. | TED | وهي كانت لديه الكثير من الحيوانات الذين قتلهم الأسود، وهي سالتني إن كنت أقدر أن أضع لها الأضاءة |
Pekâlâ, şimdi ışıkları biraz azaltacağım. | Open Subtitles | حسناً،سأقوم فقط بخفض الأضاءة قليلاً |
Kapıları kapa ve ışıkları yak, Babacık. | Open Subtitles | أغلق الأبواب وأطفى الأضاءة |
Işık mükemmel. | Open Subtitles | الأضاءة ممتازة |
Işıkları yerleştirdim. Bu aslan ışıklarını arkada görebilirsiniz. | TED | ولذا وضعت الأضاءة ، وكما ترون في الخلف، هذه هي إضاءة الأسود. |