Ama 5 dakika sonra Atlas Okyanusu'nun 20 bin fit üstünde olacağım. Kalk! | Open Subtitles | لكن في خلال 5 دقائق سأكون على بعد 25.000 قدماً فوق الأطلنطي, أنهضي |
Bunu tarafsız ölçüp tartan herkes en iyi okyanusun Atlas Okyanusu olduğunu söyler. | Open Subtitles | الجميع يعرف هذا من الأصغر الى الأكبر أن المحيط الأطلنطي هو أفضل المحيطات |
Hat gitti, efendim. Atlantik'te iki tane daha gemi var. | Open Subtitles | أنقطع الخط يا سيدي رصد جسمان آخران فوق المحيط الأطلنطي |
Atlantik'in diğer tarafında bir zamanlar bizim bir kolonimiz vardı. | Open Subtitles | وعبر المحيط الأطلنطي تقبع مستعمرة كانت يوماً ما ملكاً لنا، |
Ve bizde Atlantiği geçmek için ilk kalkışı Sugarloaf'dan yaptık jet akıntısı tarafından çekiliyorduk, kocaman balon -- balon tepesi saatte bir kaç yüz mil ile giderken buldu kendisini, kapsül kısmı ki bizde oradaydık balonun altında, belki de saatte iki mil ile gidiyorduk, ve aldı götürdü. | TED | و هكذا كانت الدفعة الأولى من إسطوانة الغاز كافية لعبور الأطلنطي, و عندما كنا نوجه المنطاد لمنطقة الرياح , هذا المنطاد الهائل كان يتحرك في النهاية بسرعة تعدت المئات من الأميال فى الساعة, و الكبسولة التي كنا فيها أسفل المنطاد كانت تتحرك ربما بسرعة ميلين فى الساعة, و طار. |
Bu Atlantisli yapışkan şey de nedir? | Open Subtitles | ما هذا الشيء الأطلنطي المخاطي ؟ |
Efsanede ne söyleniyor? Atlas Okyanusu'nu aşıp, Amerika'nın öbür ucuna geçtiğini. Japonya'da canlı kurtulan tek kişi olduğunu. | Open Subtitles | يقولون أنكِ عبرتِ المحيط الأطلنطي إلى أمريكا، وأنتِ الناجية الوحيدة من اليابان |
Muhtemelen şimdiye kadar Atlas Okyanusu'nu yarılamışlardır. | Open Subtitles | لعلهما في منتصف المحيط الأطلنطي الآن. |
Tropikal kuşaktan Atlas Okyanusu'nun kuzeyine kadar giden bir ısı iletimi söz konusu. | Open Subtitles | عبر شمال المحيط الأطلنطي وتمُد "أوروبا" بالدفء، أعني |
Atlas Okyanusu'nun güneyindeki takım adalar. | Open Subtitles | جزر "الأرخبيل" في جنوب الأطلنطي. |
Atlas Okyanusu'nu geçmek için. | Open Subtitles | لنعبر به "المحيط الأطلنطي"؟ |
O kişi bir iskelede duruyor, Atlantik veya Pasifik Okyanusu'nu geçecek bir gemiye binmek üzere. | TED | يقف هذا الشخص على الميناء، على وشك أن يركب السفينة التي ستعبر المحيط الأطلنطي أو المحيط الهادئ. |
Luther Castillo Honduras'ın Atlantik kıyısındaki San Pedro de Tocamacho'dan geliyor. | TED | لوثر كاستلو أتي من سان بيدرو دي توكامتشو علي الشاطئ الأطلنطي لبلد الهندوراس. |
Atlantik'i 11 saatte geçebiliyoruz. | TED | حيث يمكننا السباحة وعبور المحيط الأطلنطي في 11 ساعة |
Bu, geçen sene Aralık ayında biz, ilk kez -- Atlantik Okyanusu'nun dibi. | TED | وهنا غصنا إلى الأعماق في ديسمبر من السنة الماضية لأوّل مرّة، في قاع المحيطِ الأطلنطي. |
Amerika Başkanı Woodrow Wilson felsefesini test etmek için Atlantiği geçti. | Open Subtitles | الرّئيس الأمريكي "وودرو ويلسون" عبَر الأطلنطي لوضع مثاليته موضع الإختبار |
RB:Aslında, bizim havayolu şirketi tam sayfa ilan yayınlayıp, Richard yapma, Atlantiği geçmek için daha iyi yollar var, diyebilir. | TED | ر ب: فى الواقع, شركتي للطيران جاء عليها وقت و أعلنت فى صفحة كاملة إعلانا يقول أنت تعلم, "تعالى يا ريتشارد, هناك طرقا أفضل لعبور الأطلنطي. |
Lindbergh gibi tek başına Atlantiği geçen biri ya da Floyd Collins. | Open Subtitles | كل شخص بعمله مثل (ليندبرج) عندما عبر الأطلنطي أو (فلويد كولينز) |
Çatalla savaş kazanamazsın Atlantisli. | Open Subtitles | لا يمكنك الفوز بمعركة أسلحة بشوكة , أيها (الأطلنطي) |