Peki, bizi kapsayabilecek diğer keşfedilmemiş harikalar nelerdir? | TED | لذا ماهي الأعاجيب الأخرى غير المكتشفة التي قد نحتويها؟ |
Yüzmelisin, buradaki su bunun için harikalar yaratır. | Open Subtitles | جرب السباحة هنا تلك المياه تفعل الأعاجيب بشأن ما مثل هذا |
Bugünkü "Mucizevi Dünya"mızda, başka bir boyut.. | Open Subtitles | اليوم فى عالم الأعاجيب بُعدآخر... |
Mario, Mario, az önce "Mucizevi Dünya"daki herif.. | Open Subtitles | أوه، ماريو، ماريو، الآن على "عالم الأعاجيب" هذا الرجل إكتشفتواً... |
Ayrıca şöyle demiştir: "Dünyanın büyük güçleri bize endüstriyel ve askeri müthiş bakış açıları verecek Mucizeler bahşettiler. | TED | وقد قال أيضًا: "قوى الكون العظمى قد فعلت الأعاجيب لمنحنا نظرة صناعية عسكرية..." |
Mucizeler evi ha? | Open Subtitles | ماذا عن بيت الأعاجيب |
Muhteşemlerdi. Senin tiyatron ise mucizenin ve sihrin yeriydi. | Open Subtitles | بل كانت أياماً عظماء، ومسرحكُ ذلك كان موطناً الأعاجيب |
harikalar yaratıyor, gerçekten, özellikle de uzun süredir oradaysan ve odaklanmak zorsa. | Open Subtitles | إنه يصنع الأعاجيب فعلاً ..خصوصاً إذا كنت محلقاً لمدة طويلة و من الصعب عليك التركيز |
Oğluma göre motel, harikalar diyarıydı. | Open Subtitles | بالنسبة لإبني سكيتر كان الفندق عالم الأعاجيب |
Senden geri alacağım şeyle harikalar yaratacak. | Open Subtitles | سوف يفعل الأعاجيب بالقوى التي سوف أستردها منك. |
Oldukça fazla uyudum fakat harikalar Dünyası'nda uyandım. | Open Subtitles | أنا نمت كثيرا , لكنني أستيقظت على عالم من الأعاجيب |
İnsanoğlu, yaratıldığı ilk zamanlardan beri yıldızlara bakmış ve gökyüzünde ne gibi harikalar olabileceğini merak etmiştir. | Open Subtitles | منذ بداية البشرية، وقد بدا البشر في التطلع إلى النجوم، نتساءل ما الأعاجيب التي يمكن العثور عليها هناك |
- DiNozzo ve McGee'de Mucizeler yaratıyor. | Open Subtitles | -فقد فعل ذلك الأعاجيب لـ(دينوزو) و(ماكغي ) |
Mucizeler yarattığına şahit olmuşluğum var Da Vinci, ama bu mevzu seni bile aşar. | Open Subtitles | لقد رأيتك تنفذ الأعاجيب يا (دافنشي) لكن هذا الأمر يتجاوز حتى قدراتك أنت |
Curtis sağolsun. Mucizeler yarattı. | Open Subtitles | أجل، الفضل لـ (كورتس)، إنه يصنع الأعاجيب. |
Burası mucizenin ve sihrin yeri. | Open Subtitles | هذا مسرح الأعاجيب والسحر |