Bu iki salak kesinlikle arkamdan bir şeyler çeviriyordu ve bundan hoşlanmamıştım. | Open Subtitles | هؤلاء الأغبياء كانو يتطلعون لفعل شيء من وراء ظهري ولم يعجبني الأمر. |
Neden akıIlanmıyorsunuz, sizi salak holiganlar? | Open Subtitles | ، لماذا لا تكونوا أذكياء أيها السفاحين الأغبياء |
Arabalarımı o salaklar delik deşik etsin diye... ödünç verdiğimi hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا أتذكر إقراض عرباتى لإطلاق النار عليها بهؤلاء الأغبياء الملاعين هناك |
aptalların bile iyi yaptığı bir şey vardır! | Open Subtitles | حتى اللصوص الأغبياء يمكن الاستفادة منهم أحياناً |
Bunu yaparak,Filozof taşını arayan aptalları oraya topladık ve biz seni bulduk. | Open Subtitles | بفعل ذلك, الأغبياء الذين يهتمون بحجر الفلاسفه سيجتمعون في تلك البلده و لقد عثرنا عليك |
Of, bu harika bir şov. Bu salakları kekleyip, üstlerine yükleniyorlar. | Open Subtitles | هذا البرنامج رائع، يُحضرون الأغبياء الى المسرح ثم يحاصرونهم بالأسئلة |
Çok ahmak gördüm ama senin gibisini görmedim. | Open Subtitles | لقد رأيت بعض الأغبياء فى زمانى ولكنك صنف لوحدك |
Birinin bu aptallara, biraz akıl vermesi gerek. | Open Subtitles | ينبغي على أحدهم إعادة هؤلاء الأغبياء إلى رشدهم |
Birkaç salak zombi sokaklarda tuvalet kağıdına bürünüp dolaşacak. | Open Subtitles | بَعْض الأغبياء الزومبية يركبون عربات من المحارم الورقية في الشارعِ؟ |
Pekala Bob, ikinci yarı üç salak herif olarak Onbaşı Smith ve Onbaşı Johnson ile başlıyor. | Open Subtitles | حسناً, بوب،يبدأ الجزء الثاني بالرقباء سميث وجونسون ممثلين الثلاثة الأغبياء المتملقين. حسناً, سيدي |
salak herif bana baktı ve "Biliyorum, biliyorum" dedi. | Open Subtitles | نظر إلي أولئك الأغبياء وقالوا اعلم ، اعلم |
Aşağıdaki salaklar eski evinizi yakabilir ama siz burada güvendesiniz. | Open Subtitles | يمكن لأؤلئك الأغبياء أن يحرقوا منزلكم و ستكون آمنين هنا |
İnanın bana. Şişko Sam ve emrindeki salaklar yolumuza çıkamayacak! | Open Subtitles | صدقونى, فات سام و متشردوه الأغبياء لن يقفوا فى طريقنا بعد الان |
Dünyanın bilgisine sahipler ama kapı çalmayı bilmiyor salaklar. | Open Subtitles | متى سيتعلمون هؤلاء الأغبياء كيف يطرقون الأبواب؟ |
Yarım saattir siz aptalların nasıl bir aptallık yaptığınızı ona- | Open Subtitles | كي أثبت لكم حتى النهاية مقدار غبائكم أيها الأغبياء |
Eminim iyidir. Tanrı aptalları korur. | Open Subtitles | أنا متأكدة من إنه بخير الرب يحمي الأغبياء |
Boobie bazı salakları yere sererken... ayaklarında siyah Nike'lar olacak. | Open Subtitles | وعندما يهزم بوبي بعض الأغبياء بوبي سيهزمهم وهو يضع حذاء نايكي أسود في قدمه، أليس كذلك؟ |
İşte! Haklıymışım seni ahmak, ve artık delilim de var. | Open Subtitles | كنت محقاً , أيها الأغبياء والآن لدى الدليل |
Haydi gidelim. Bu aptallara ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | فلنخرج من هنا ، لا نحتاج إلى هؤلاء الأغبياء |
Ey geri zekâlılar, bir adam ille de vahşi olmak zorunda değildir. | Open Subtitles | حسناً, أيها الأغبياء الرجل ليس وحشاً منعدم الإحساس |
Ben. Stresten oluyor. Bu geri zekâlı herifler beni sinir ediyor. | Open Subtitles | أنا أصاب بطفح جلدي عند بذل مجهود، و هذا بسبب هؤلاء الأغبياء. |
Konserde salağın biri beni Eve'nin annesi olabilecek kadar yaşlı olduğumu söyledi. | Open Subtitles | أثناء العرض بعض الأغبياء قد ظنوا أنني كبيرة كفاية لأكون أم إيف |
Geri zekalılar! | Open Subtitles | هيا اضحكوا أيها الأغبياء أبي يبكي بالداخل |
Haftada seksen saat beraber çalıştığı gerzekler bunu öngörebilseydi bu olayı engelleyebilirdik. | Open Subtitles | وكان يمكن استباقه لو أنّ أحد الأغبياء ممّن يعملون معه ثمانين ساعةً في الأسبوع تنبّهوا إلى هذا |
Bütün gece bu aptallarla takılmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد البقاء مع هؤلاء الأغبياء طوال الليل |
İnsanlar bu aptallardan para kapmak için bankalarda sabahlayacak ha. | Open Subtitles | الناس سوف تتسكع في البنوك تنتظر الصدقات من هؤلاء الأغبياء |
O salaklardan gitmelerini rica ediyorum ve biri bile kıpırdamıyor. | Open Subtitles | لقد طلبت من هؤلاء الأغبياء المغادرة ,ولم يغادر أحد منهم |