İşin daha da tuhafı Danny'ye benziyordu. | Open Subtitles | أتعرف ما هو الشيء الأغرب ؟ لقد كان يشبه داني ، صحيح ؟ جوي |
Arkadaşların ne kadar kısa olduğumu görmesinler. Ha-ha! Senden tuhafı yok! | Open Subtitles | لا أريد من أصدقائك أن يعرفوا كم أنا قصيرة أنتِ الأغرب - إنه سر - |
Daha da tuhafı sadece balık değil. | Open Subtitles | ولكن الأغرب أنه ليس فقط سمك |
Gittiğiniz bütün yerler arasında kuru temizlemeciyle ilişkiniz, en Garip olanıdır. | Open Subtitles | من بين جميع الأماكن التي تترددون عليها، فعلاقة التنظيف بالبخار هي الأغرب |
Ama daha Garip olan fabrikalardaki uydu verileri duruyor olmalıydı. | Open Subtitles | ولكن الأغرب معلومات الأقمار الصناعية للمصانع لا بد أن تكون موجودة |
En garibi de görsel alanımın bir kısmı tamamen kullanışsız olmuştu. | Open Subtitles | و الأغرب كان هناك جانب لمجال إبصاري معطل |
En tuhafı. | Open Subtitles | rlm; إنه الأغرب. |
- Evet, Garip olur. | Open Subtitles | سيكون من الأغرب أن نتوقف عن ذلك نعم , سيكون ذلك غريباً |
Ve işin Garip tarafı da ailemin arkadaşları ve akrabaları için bolca parti yapması. | Open Subtitles | والشيء الأغرب أن والدي لديهم أقرباء وأصدقاء ويأتون للحفلات بشكل كبير |
Garip olan şey, bu şırınga parmak izlerinden temizlenmiş. | Open Subtitles | الشيء الأغرب هو ، انها الحقنة الوحيدة التي لا يوجد عليها بصمات. |
İşin Garip yanı birisi üzerine bu denli bir bilgiye sahip olunca tüm hayatı gözlerinin önüne seriliyor. | Open Subtitles | الشيء الأغرب هو إضاعة الكثير في دراسة أشخاص تتجلى حياتهم الكاملة أمامك |
Ve daha Garip olanı, ikimizinde sol dizinin altında yara izi var. | Open Subtitles | أتعلمين ما الأغرب أيضاً نحن الأثنين لدينا ندوب |
Aşırı derecede Garip olsa da hayati bir şey değilmiş. | Open Subtitles | في حين ما هو الأغرب ليس خطراً على الحياة |
Hayır sen tuhaf olan kısmı duymadın bile, mankafa. | Open Subtitles | كلا, إنك لم تسمع الجزء الأغرب في القصة أيها الأبله |
Bilmiyorum ama en Garip kısmı orası değil. | Open Subtitles | لا أعلم ولكن هذا ليس هو الجزء الأغرب |