Şimdi kelepçeleri takarsam, kıyamete kadar kilitli kalırsın. | Open Subtitles | إن وضعت الأغلال في يدك الآن , تعلم أنك ستحتجز حتى أبد الآبدين |
Çöz şu kelepçeleri! Yoksa çok kötü olacak. Asker! | Open Subtitles | ستزيل هذه الأغلال عني أو ستسوء الأمور كثيرًا |
Neden olduğunu öğreninceye kadar, kelepçeler kalacak. | Open Subtitles | تظل الأغلال كما هي حتى نعرف السبب. |
Şu zincirleri kırmaya çalışayım! | Open Subtitles | دعنا نرى إذا كنت أستطيع فتح هذه الأغلال |
Afrika'yı prangalar, zincirler eşliğinde terk ettik. | Open Subtitles | تركنا أفريقيا في الأغلال ، الأغلال وسلاسل. |
Bu kelepçeleri çıkarmazsan ikimizi de öldürecekler. | Open Subtitles | سوف يقتلونا كلانا، أذا لم تفك عنيّ هذه الأغلال. |
Pekâlâ, şu kelepçeleri çıkartalım. | Open Subtitles | حسناً، عليكِ أن تطلقين النار .على الأغلال لفكها |
Saç tokası ve ataçla kelepçeleri çözmek. | Open Subtitles | التخلُصَ من الأغلال بواسطةِ دبابيسَ ومشابكَ الورق |
kelepçeler kendine zarar vermene engel olmak için. | Open Subtitles | الأغلال ستمنعكِ من إيذاء نفسك. |
- Endişelendiğim şey kelepçeler değil, sensin. | Open Subtitles | لست قلقًا حيال الأغلال -أنا قلقًا حيالك أنت |
zincir ve kelepçli bir grup klinik açıdan psikopat olan mahkumu, Londra'nın merkezine trafiğin en yoğun olduğu saatte taşıdığınızı hayal edin ve herbirini MR'dan geçirmek için, zincir ve kelepçeler ve öğrendiğime göre, vücutlarındaki tüm piercingler dahil bütün metal nesneleri çıkarmanız gerekiyor. | TED | فقط تخيلوا نقل مجموعة من المرضى النفسيين عبر وسط لندن وهم مقيدون بالأغلال والأصفاد وفي وقت ذروة الإزدحام المروري ومن أجل أن نضع كل واحد فيهم جهاز التصوير بالرنين المغناطيسي يجب علينا أن نتخلص من كل ما هو معدني بما في ذلك الأغلال والأصفاد، بالإضافة إلى التخلص من جميع ما تم ثقب الجسم به من معادن |
Bu zincirleri kırmamız gerek. | Open Subtitles | علينا كسر هذه الأغلال |
zincirleri seviyor. | Open Subtitles | إنه يحب الأغلال |
Bu gen işleri bize burada taktıkları pranga gibidir, özgürce kımıldamamıza engel olan zincirler gibi. | Open Subtitles | هذه الأمور الوراثية تُشبه الأغلال التي نُكبل بها هاهنا، تلك الأصفاد التي تمنعنا من ممارسة حرياتنا. |
Yakında hayatın zincirler değil, mücevherler içinde geçecek. | Open Subtitles | سرعــان ما تعيشى حياتك فى المجوهرات لا الأغلال |
Büyük zincir ve kilitlerle, belki, | Open Subtitles | ربما مع بعض الأغلال و الأٌقفال الكبيرة |
Seks harikaydı, ancak sürekli kelepçelerin anahtarlarını kaybediyordu. | Open Subtitles | المعاشرة كانت جيدة ولكنه ظل يفقد مفاتيح الأغلال دوماً |
Kıpırdama. Bacağına isabet ettirirsem, ayağın prangaya beraber kopar. | Open Subtitles | لا تتحرك، لو اصبت ساقك قدمك ستخرج مع الأغلال |
Kraliçe'ye ve güvenilir danışmanlarına sevgimizden vazgeçmezsek bir daha kimse bizi zincirlere hapsedemeyecek. | Open Subtitles | إن كنّا مُخلصين بحبّنا للملكة ولمُستشاريها الأوفياء، لن يحتجزنا أيّ رجلٍ في الأغلال قطّ. |
Eve girip, prangaları çalmışlar şimdi de mücevheri istiyorlar. | Open Subtitles | لقد إقتحموا المكان , سرقوا الأغلال والآن يريدون الجوهرة إذا هذا يخص الوحوش ؟ |
Zeus'un zor durumda olduğunu duyunca onu kurtarmaya gelirler Tanrı Hanedanları güvenli bir yere kaçarken onun zincirlerini kırarlar. | Open Subtitles | عندما سمعوا أن زيوس في ورطة جاءوا لإنقاذه و كسروا الأغلال بينما هرع الأوليمبيين |
Eğer bunu yapabilecekse, zincirlemenin ne anlamı var? | Open Subtitles | ما الجدوى من الأغلال إن تمكّنتَ من فعل ذلك؟ |
Hey, plastik kelepçelerden kurtulana bakın hele. | Open Subtitles | اهلاً ، انظري لوجهكِ بعد ان ازيلت الأغلال عن يديكِ |
Londra'daki zincirlerinden kurtulup Vali'nin hizmetine verilmiş. | Open Subtitles | تعاد إلى لندن مكبلة في الأغلال وتعود تحت خدمة الحاكم |
Çıkar şu kelepçeyi ağzımdan, anasını siktiğim! Senin ben... | Open Subtitles | , أبعد هذه الأغلال عن وجهي .. ايها اللعين , يا |