Evet, bir çiftliğe gittim. akrabaları ziyaret etmek istedim. | Open Subtitles | نعم, لقد ذهبت الى مزرعة, كنت ارغب فى زيارة بعض الأقارب هناك |
Aslında sanırım toksik atıklar akraba evliliklerinden daha fazla zarar veriyor. | Open Subtitles | في الحقيقة,اعتقد ان السموم يأخذون اكثر من الضريبة والزواج بين الأقارب |
akrabalar, aşk ve arkadaşlar. | Open Subtitles | الأقارب والرومانسيّة والزملاء في السكن |
Ailemde iki çeşit akrabam var, ölmüş olanlar ve yaşamakta olanlar. | Open Subtitles | في عائلتي ..هناك نوعان من الأقارب اﻷموات والأحياء ، الأحياء : |
Sonra, böyle geçen yılların ardından... beni Alabama'daki... akrabaların yanına bırakıp temelli gitti. | Open Subtitles | و بعد عدة سنوات علي هذا الوضع تركتني مع بعض الأقارب في ألاباما |
Asistanları, uzak akrabaları ve üzerinden geçinenlerden oluşan bu sirk benzeri ortamı sürdürmeye niyetli görünüyordu. | Open Subtitles | كانت تحيط به حاشية من المساعدين وبعض الأقارب |
İsim, adres, sigorta numarası, evlilik durumu, akrabaları. | Open Subtitles | الأسم، العنوان، رقم الضمان الإجتماعي الوضع العائلي، الأقارب |
Bütün kabinenin isim, adres ve akrabaları. | Open Subtitles | الأسماء، العناوين، الأقارب للمجلس بأكمله. |
Birkaç akraba. Onlarla bir bağım yok, o evle de. | Open Subtitles | القليل من الأقارب لا اتصال بيننا, و ذلك المنزل القديم |
Kötü haber akraba seçen merhamet anlayışı doğal olarak sadece aile içinde sınırlı. | TED | الخبر السيء هو أن شفقة اختيار الأقارب هذه تقتصر طبيعيا على العائلة. |
Misafirliğe gelmiş bir akraba diyemez misin? | Open Subtitles | ألا أخبرتهم أنني أحد الأقارب يقوم بزيارتكما؟ |
Şimdi burası çok ilginç akrabalar mezarcıya, "acaba mezarları değiştirmenin bir yolu yok mu?" diye sorarlar. | Open Subtitles | لكن المثير للاهتمام الأقارب سألوا حفار القبر |
Haydi ama, arkadaşların çoğu zamanla akrabalar gibi işe yaramaz olur. | Open Subtitles | بالتأكيد، يصبح الأصدقاء أكثر نفعاً من الأقارب فى بعض الأوقات |
ANNEN SENI EVE GETIRDIGINDE, ISIGA VE SESE TEPKI VERMEDIGINI GOREN akrabalar BONOLARINI GERI ALMISLARDI. | Open Subtitles | معظم الأقارب استعادوها حين أحضرتكَ أمكَ من المستشفى وكنتَ لا تستجيب للنور أو الصوت |
Aksi taktirde çok yakında, çok uzak bir akrabam olursun. | Open Subtitles | هذا وإلاّ ستكون من الأقارب المبعدين جداً في القريب العاجل |
Ölü akrabaların ruhlarının daha önce tattıkları zevklere yeniden varmak için dünyaya döndüklerine inanılan üç günlük Latin tatili. | Open Subtitles | عيد لاتيني على مدى 3أيام حيث يعتقد ان ارواح الأقارب الميتيين تعود للأرض للاستمتاع بمتع الحياة التي عرفوها سابقا |
kuzenler aynı ranzayı paylaşabilirler. Bu yüzden "ranzalayan kuzenler" diyorlar. | Open Subtitles | أعني, الأقارب بإمكانهم أن يبيتوا معاً لهذا يطلقون عليه " سرير الأقارب" |
yakınlarını arayanlar... 42 ila 44 Rus cephelerinde kaybolan yakınlarını arayanlar sağ taraftaki 14 numaralı gruba gitsinler. | Open Subtitles | الأقارب المهتمون بالذين قد اختفوا فى الجبهة الروسية رقم 42 و 44 |
akrabalarını bulmak için dedektif bile tuttuk. | Open Subtitles | أعني، لقد قمنا بتعيين متحرٍ خاص بمالنا الخاص لأجل البحث عن الأقارب |
çünkü aileden biriyle birlikte olursan çocuk normal bir şekilde doğabilir. | Open Subtitles | لأن بإمكان أحد الأقارب مضاجعة بنت الخالة و سيكون الطفل طبيعيا |
Sonra aniden zengin olduğunda, varlığından bile haberi olmadığı bir sürü akrabası ortaya çıkıp, konukseverlik göstermeye başlıyorlar. | Open Subtitles | ولم يهتم كثيرا بذلك, ثم فجأة يأتى له الكثير ثم حشود من الأقارب التى لم يكن مدرك لهم ابدا ويبدأوا فى الضيافة والدعوات |
Sanırım kocanızın Oklahoma'da yakınları var. | Open Subtitles | أعتقد بأن لزوجكِ بعض الأقارب في أوكلاهوما |
Sen o dersi arkadan ateş eden ölü akrabalarına uygula ihtiyar. | Open Subtitles | حسناً، لقد سعيت لهلاكك أيها العجوز حثالة الأقارب |
Öz saygı düşüklüğü, birisinin akrabalarıyla konuşmasıyla oluşabilir. | Open Subtitles | ثقة منخفضة بالنفس يمكن ان تنشأ بالتعرض للفضح امام الأقارب |
akrabalarından biri bizi ve buradaki tüm işlerimizi bitirmekte kararlı. | Open Subtitles | كان واحد من الأقارب مُصمّم على تدميرنا وكلّ عملنا هنا. |