Bunu yaparsak, bizi keseli sıçanlardan ayıran tek şeyi kaybederiz! | Open Subtitles | لو فعلنا ذلك، فنحن نفعل الأمر الوحيد الذي يميزنا عن القوارض |
Herkesin "yapamazsınız" dediği tek şeyi yapacağız. | Open Subtitles | سنفعل الأمر الوحيد الذي لا يتوقعه الناس منا. |
Ellerinde eksik olan tek şey bizleri harekete geçirmek için sağlam bir krizin gerektiği. | TED | الأمر الوحيد الذي يفتقدونه هو أننا في حاجة إلى أزمة جيدة لتحريكنا. |
Gerçekten ama gerçekte iyi olduğum tek şey buydu sanki. | Open Subtitles | لقد كان الأمر الوحيد الذي أفعلة بشكل جيد |
Çünkü sana tapıyorum fakat yüzük hakkında pek düşünmediğim tek şeydi. | Open Subtitles | هذا بسبب عشقي لكِ لكنّ الخاتم هو في الحقيقة الأمر الوحيد الذي لم أفكر به |
Bence anlaşabileceğimiz tek bir şey var o da buranın pirzolası daha iyi. | Open Subtitles | أعتقد أن الأمر الوحيد الذي يمكن أن نتفق عليه أن الأضلاع هنا أفضل. |
Evet, beni rahatsız eden tek şey bunun yeni aklıma gelmiş olması. | Open Subtitles | أجل، الأمر الوحيد الذي يزعجني أنني لم أجرّب ذلك قبل الآن. |
Ama bildiğim bir şey varsa o da, yatıya kalmazsan mutlu olmadıklarıdır. | Open Subtitles | ولكن الأمر الوحيد الذي أعرفه هو أنهن يحزنّ إن لم تقضِ الليلة |
Dövüşmek onun iyi olduğu tek şey. | Open Subtitles | القتال هو الأمر الوحيد الذي كان يجيده |
Onun hayatını kurtarabilecek tek şeyi yapmadı. | Open Subtitles | لم تفعل الأمر الوحيد الذي بواسطته تستطيع إنقاذ ابنها |
Ona gerçekten istediği tek şeyi veremezdin. | Open Subtitles | لمْ تستطيعي منحها الأمر الوحيد الذي أرادته بشدّة |
Herkesin "yapamazsınız" dediği tek şeyi yapacağız. | Open Subtitles | سنفعل الأمر الوحيد الذي لا يتوقعه الناس منا. |
Öldüğü gün demişti ki bizi değerlendirecekleri tek şey, önemli olan tek şey, kazanmaktır. | Open Subtitles | و في يوم وفاته قال: أن المعيار الوحيد الذي سيحكم به علينا الأمر الوحيد الذي يحتسب هو الفوز |
Şu anda benim için önemli olan tek şey, ailemi korumak. | Open Subtitles | ..الأمر الوحيد الذي يهمني الآن هو حماية عائلتي |
Onu korumak, şu anda önemli olan tek şey. | Open Subtitles | وقاية حياتها هي الأمر الوحيد الذي يهمه الآن |
Emin olduğum tek şey, o bizim son şansımız. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الذي أنا متأكّد منه هو أنّه خيارنا الأخير |
İyi olduğum tek şey, arabalarla aramın iyi olması. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الذي أجيده هو أني سريع بالسيارة. |
Bana geri döneceğine inanmak devam etmemi sağlayan tek şeydi. | Open Subtitles | ...إيماني بأنك ستعود إليّ كان الأمر الوحيد الذي دفعني للاستمرار... |
Onlara yapılacak tek bir şey var. | Open Subtitles | حسناً، إنه الأمر الوحيد الذي يمكنك فعله. |
Beni rahatsız eden tek şey şu anda bu aptal şarkıyı kafamdan çıkaramamış olmam. | Open Subtitles | إنَّ الأمر الوحيد الذي يزعجني حالياً هو أنني لا أستطيع إخراج الأغنية الغبية من رأسي |
Clark'la ilişkimden öğrendiğim bir şey varsa o da, bana karşı dürüst olunmayınca anlıyorum. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الذي تعلمته من علاقتي مع كلارك هو معرفة متى لايكون الشخص صادقاً معي |
Danny Bucks'ın iyi olduğu tek şey Danny Buck'ın yeniden seçilmesini sağlamaktır. | Open Subtitles | (الأمر الوحيد الذي يجيده (داني باك هو إعادة إنتخابه مجدّداً |
Demokratların da, Cumhuriyetçilerin de hemfikir oldukları tek konu çoğu Amerikalı'nın ekonominin geleceği konusunda ciddi kaygılar duyduğu. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الذي يتفق عليه الديمقراطين والجمهوريون هو أن معظم الأميركيين يشكّكون في المستقبل الاقتصادي |
Bu işte başarının sana öğreteceği tek şey bir sonraki seferinin biraz daha zorlu olacağıdır. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الذي يُعلّمك بنجاح في هذه المُهمّة أنّ بالمرّة القادمة، ستجعلها مُعقدة قليلاً. |