Burada tuz diyapirlerinden oluşmuş tuzlu su havuzlarına bakıyoruz. | TED | وأنت تنظر إلى أحواض مالحة تكونت من تأثير الأملاح على الصخور. |
tuz ruhu getirip şu adamları yerden kaldır! | Open Subtitles | اجعليهما يشمان بعض الأملاح ليستفيقا اجعليهما يشمان بعض الأملاح ليستفيقا |
Sodyum düzeyini artırmak için tuz alımını kontrol etmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نراقب مقدار الأملاح بداخله لعلاج نقص الصوديوم |
Ve desalinizasyon tuzu arındırdığımız bir süreçtir. | TED | وعملية تحلية مياه البحر هي العملية التي من خلالها نزيل الأملاح. |
- Amonyak tuzunu delikten pompalamak ve aracın içine yaymak için bir püskürtücü kullanabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا استخدام رذاذ ضخ الأملاح من خلال ثقب، ومن ثم تفريق أنه من خلال السيارة. |
Çamur, tuzun sihirli dünyasıyla kaplanmıştır. | Open Subtitles | لقد أصبح الوحل مغطىً بقالب سحري من الأملاح. |
10 torba sıcak salin getirin. | Open Subtitles | أعطني 10 أكياس من الأملاح الدافئة |
Bu şekilde kayaların içindeki tuz ortaya çıkar ve okyanuslara doğru tabakalar halinde taşınırlar. | Open Subtitles | تُحمل هذه الأملاح المحتجزة داخل الصخور إلى المحيط على شكل رواسب |
Milyonlarca yıllık buharlaşmayla birlikte denizlerdeki tuz yavaş yavaş yoğunlaşmaya başlar. | Open Subtitles | ،ومتى ما استقرت في المحيط يصبح تركيزه من الأملاح أكبر عبر ملايين السنين من التبخر |
Taşların en büyük düşmanlarından biri aslında tuz ve tuz kristalleridir. | Open Subtitles | في الحقيقة أحد الأعداء العظماء للحجارة؛ الأملاح وبلورات الملح |
Peki bu taşlardaki gözeneklerde tuz birikmeye devam ederse ne olur? | Open Subtitles | والذي سيحدث أن الأملاح ستواصل النمو داخل مسامات الحجارة |
En iyi tarif, eşit miktarlarda tuz bataklığı, yayla toprağı ve tezektir. | Open Subtitles | الآن أفضل مساحة في المستنقع الأجزاء المتساوية الأملاح التربة والماء والروث |
Bunlar mavi pakette değil ama en iyi tuz ve acı oranı bunda. | Open Subtitles | أنظر ، تلك ليست الحقيبة الزرقاء ، لكن تلك هنا بها أفضل الأملاح و التوابل بنسبة معقولة |
Geride kalan tuz, nesiller boyunca birikti ve mahsülleri öldürmeye başladı. | Open Subtitles | عبر أجيال تجمعت تلك الأملاح وبدأت بإهلاك المحاصيل |
Normalden fazla seviyede madensel tuz, deniz kabuğu ve deniz yosunu var. | Open Subtitles | تركيز أعلى من المتوسط من الأملاح المعدنية وأصداف الرخويات والطحالب المرجانية |
Bunlar hiç kullanıImamış çünkü kışın tuz oranı yüksek olduğundan boya problemi oluyor. | Open Subtitles | إذ أعتقد بأن الأملاح تفسد الدهان وقت الشتاء |
tuz ruhları tüm bir cesedi çözebilir mi diye görmek için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | كنت أتوق لرؤية روح الأملاح هل تقدر على تذويب جسد كامل |
Güneş, suyu buharlaştırıp tuzu kuruttukça... göllerin şekli her gün değişiyor. | Open Subtitles | وجه بحيرات الصودا هذه يتغير يومًا بعد يوم، بينما تبخّر الشّمس الماء، تترك الأملاح ورائها. |
Çamurların altındaki tuzu çıkarmak için... hortumlarından hızla basınçlı su püskürtüyorlar. | Open Subtitles | ،تقبع الأملاح تحت الوحل فيتعين على الفيلة نبشها أولاً ويصنعون ذلك بنفث ماءٍ ذا ضغطٍ عالٍ من خراطيهم |
Bir dakikaya hepimize ayıltıcı Amonyak ruhu gerekecek. | Open Subtitles | ستأتينا رائحة الأملاح بعد قليل. |
- Amonyak tuzu. | Open Subtitles | الشم الأملاح. |
Böbrekler de daha fazla tuzun üstesinden gelecektir. | Open Subtitles | والكلية يمكنها التصرف إذا حدثت زيادة في نسبة الأملاح |
Hemen salin getirin! | Open Subtitles | حسناً الكثير من الأملاح |