Şimdi en önemli şey, sizi en kısa zamanda Londra'ya ulaştırmak. | Open Subtitles | و الآن فان أكثر الأمور أهمية هو أن نوصلك الى لندن بأسرع وقتٍ ممكن |
Demek istediğim, en önemli şey, şu anda ikimizin de kim olduğumuzu biliyor olmamız. | Open Subtitles | أعنى أن أكثر الأمور أهمية اننا نعلم من نحن |
Buna rağmen, Suriyeli mülteci çocuklar, bütün mülteci çocuklar, eğitimin hayatlarındaki en önemli şey olduğunu söylüyorlar. | TED | وعلاوة على ذلك، فإن كل اللاجئين السوريين الأطفال بل كل اللاجئين الأطفال يخبرونا بأن التعليم هو أكثر الأمور أهمية في حياتهم. |
önemli olan bu hayatta bu şekilde ne olduğunuz, ne olduğumuz, benim için en önemli şey bu. | Open Subtitles | ولكن حقيقة أنكَ أنتَ هذه الحياة، هكذا... ماذا تكون، ماذا نكون... هذه هي أكثر الأمور أهمية عندي. |
Ve bunu gerçekleştirmek için Shakespeare hakkında hatırlamamız gereken en önemli şey onun sizden daha vakıf olduğudur. | Open Subtitles | "ولتتيقنوا من حدوث هذا يجب أن تتذكروا دائمًا... أكثر الأمور أهمية حول "شكسبير..." "هو أنه يعرف عنكم أكثر مما تعرفوه أنتم. |