Bizim burda olmamızın tek sebebi bu o olimpiyatlara katılsın diye burdayız. | Open Subtitles | إن السبب الوحيد لوجودنا هنا هو لأننا اتفقنا أنها ستذهب إلى الأولمبياد |
Doğruyu söylemek gerekirse, buradaki olimpiyatlara hayran kaldığım için geldim. | Open Subtitles | في الحقيقة، لقد وقعت في الحب مع الأولمبياد الخاص بك. |
Bu, Olimpiyat atletlerinin birlikte antrenman yapmaları anlamına gelir. | TED | انها تعني الطريقة التي يتدرب بها رياضيو الأولمبياد مع بعضهم البعض. |
Geçtiğimiz 20 yıl boyunca bir kaç kitap yazdım, ancak Şubat 2006'da gerçekleştirilen İtalya'daki Kış Olimpiyatlarında Olimpiyat bayrağını taşıyana kadar ortalarda pek gözükmedim. | TED | في العشرين سنة الماضية قمت بنشر القليل من الكتب، ولكني عشت مجهولة حتى فبراير ٢٠٠٦ عندما حملت علم الأولمبياد في الأولمبياد الشتوية في إيطاليا |
Her şeyini kaybedecekti: Olimpiyatlar, bursu. | Open Subtitles | كانت ستخسر كل شئ، الأولمبياد و منحتها الدراسية |
Kahrolası Olimpiyatlar'a kadar gidebilirdik. | Open Subtitles | كان من الممكن أن نقطع الطريق بأكمله إلى الأولمبياد اللعينة |
O Yunan Olimpiyatı'ndan. | Open Subtitles | ماذا تفعل هذه المطرقة الذهبية هنا؟ إنها من الأولمبياد اليوناني |
Olimpiyatlarda bunu çok ciddiye alırlar. | Open Subtitles | أتعلمين أنّهم في الأولمبياد يولون اهتمامًا جادًا لتلك الأشياء. |
Öyle yaptı. Karate 2020'ye kadar Olimpik bir spor olmayacak. | Open Subtitles | اختلقها، فإن الكاراتيه لن يشارك في الأولمبياد قبل عام 2020. |
Özel Olimpiyatları haşat etmiştim. | Open Subtitles | لقد قضيت على الأولمبياد الخاصة |
olimpiyatlara seçilmemin üzerinden çok zaman geçti. | Open Subtitles | لقد مر وقت طويل منذ أن خضت تصفيات الأولمبياد |
olimpiyatlara katıldığınız yıl takım arkadaşıymışsınız. | Open Subtitles | و كانت في فريقك في السنة التي ذهبت فيها إلى الأولمبياد |
- Phyllis. - Anne olimpiyatlara asırlar var | Open Subtitles | يا أمي إن الأولمبياد بعيدة عنا و حفلة التخرج في أي لحظة |
İlk defa Olimpiyat bayrakları sadece kadınlar tarafından taşınacaktı. | TED | وأنها المرة الأولى بأن تحمل امرأة علم الأولمبياد |
Turin caddeleri, üstünde Olimpiyat sloganları olan kırmızı afişlerle doluydu. | TED | شوارع تورينو جميعها كانت مغطاة بلوحات حمراء تعلن عن شعار الأولمبياد |
dedi. 15 dakika sonra, Olimpiyat halkalarına benzeyen bir kutuyla geldi. | TED | ثم بعد مرور خمسة عشر دقيقة، خرجت بصندوق فيه دونتس على شكل حلقات الأولمبياد. |
Gelecek hafta Olimpiyatlar için salona gidecegim ve eger beni durdurmaya kalkarsan, beni bir daha asla göremezsin. | Open Subtitles | أنا عائدة للتمارين في الأسبوع القادم من أجل الأولمبياد و لو حاولتي إيقافي فلن تريني مرة أخرى |
Önümüzdeki hafta Olimpiyatlar için tekrar çalismaya baslayacagim. | Open Subtitles | سأعود إلى التدريب في الأسبوع القادم لأجل الأولمبياد |
Sonraki Olimpiyatlar orada da, çalışıyorum biraz. | Open Subtitles | الأولمبياد القادم سيكون هناك وأعتاد على الوضع |
Biz İnek Evi üyeleri, siz Beta Evi üyelerini Yunan Olimpiyatı'na çağırıyoruz. | Open Subtitles | نحن, أعضاء منزل المهووسين نتحداكم, منزل بيتا إلى الأولمبياد اليوناني |
Oğlum, Olimpiyatlarda altın madalya alırsa yüzünüze bile bakmayacak. | Open Subtitles | لو ابني ربح الميداليه الذهبيه في الأولمبياد لن يشبهك أبداً |
Anlarsınız işte şu Olimpik şeyler... ve kazanana verilen kurdeleli zımbırtılar. Baksana arkadaşım. | Open Subtitles | ثم يمكنكن فعل ذلك أمور الفوز و الأولمبياد و كل تلك الأشياء |
Olimpiyat komitesi karışık körling'in Kış Olimpiyatları'nda gösteri faaliyeti olarak yer alacağını açıkladı. | Open Subtitles | حكام الأولمبياد أعلنوا أن رياضة الـ"كورلنق" سيتم وضعها في أولبياد الشتاء |
"UMO'dakienzorsoru, 1996'daki beşinci soruydu. | Open Subtitles | "أصعب مسألة على الإطلاق في الأولمبياد كان السؤال الخامس عام 1996 |