Peki cumartesi gecesinden saldırıyı ihbar edene kadarki zamanda ne yaptın? | Open Subtitles | إذا ما الذي فعلته بين ليلة السبت وليلة الإبلاغ عن الهجوم؟ |
Ve son olarak belki de en önemlisi saldırıyı ihbar ederek aynı saldırganı başkasının da ihbar etmesi. | TED | وأخيراً، ولربما النقطة الأهم هي قدرتهم على الإبلاغ عن الاعتداء فقط في حال تم الإبلاغ عن نفس الجاني من قبل شخص آخر. |
Şimdiye kadar bir şey rapor edilmedi; ama ismini sistemimize yerleştireceğim... | Open Subtitles | لم يتم الإبلاغ عن أي شيء هنا لكني سأضع إسمه بسجلاتنا |
Dün gece dört kişilik bir ailenin kayıp olduğu rapor edildi. | Open Subtitles | تم الإبلاغ عن فقدان عائلة من أربعة أشخاص منذ الليلة الفائته |
Memur Bauer, size birden fazla cinayeti bildirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد التحدث للمفتش باير أريد الإبلاغ عن جريمه متعدده |
Arabanın bu sabah dörtte park yerinden çalındığı bildirildi. | Open Subtitles | تم الإبلاغ عن هذه سيارة مسروقة قبالة الكثير في الساعة الرابعة من صباح اليوم. |
Üzerindeki kara bakılırsa, iki ya da üç gündür burada. Herhangi bir kayıp ihbarı yapıldı mı? | Open Subtitles | من يومين الى ثلاثة أيام ، بسبب الثلوج هل تم الإبلاغ عن أي شخص في عداد المفقودين؟ |
Üç gün önce sen oradayken çalındığı bildirilmiş. | Open Subtitles | لقد تم الإبلاغ عن ذلك منذ ثلاثة أيام حينما ذهبت هناك |
ve işten çıkarılıyorlar. Cinsel tacizi ihbar etmek, birçok durumda kariyerin sonu anlamına gelebiliyor. | TED | يمكن أن يكون الإبلاغ عن التحرش الجنسي في كثير من الحالات نهاية عمل المرأة. |
Beysbol topuyla beraber her şey mahalleden çalındığı ihbar edilen eşyalar. | Open Subtitles | حسناً، بجانب كرة البيسبول كل شيء تم الإبلاغ عن سرقته من الحي فيما عدا هذا |
İşlediğin suç ihbar edilirse, sana kimin inanmasını bekliyorsun? | Open Subtitles | وإذا تم الإبلاغ عن جريمتك مَن الذِي سَوف تعَقدِين بِانه سيُصدِقك؟ |
Sistemlerinin işler olduğunu... ve beklenmedik birşeyin rapor edilmediğini söylediler. | Open Subtitles | تقول أن أنظمتهم واظيفية ولم يتم الإبلاغ عن شيء قيّم |
Bu seçimlerde büyük çapta usulsüzlükler rapor edildi ve insanlar bunu protesto için sokaklara çıktılar. Bu Rusya için çok sıradışı bir durumdu. | TED | وتم الإبلاغ عن مخالفات كثيرة، وخرج الناس للاحتجاج، والذي كان أمرًا مستبعدًا جدًا في روسيا. |
Ayağa kalkarak, seyirci duyarsızlığı yerine, birine olumlu bir yorum yapıp zorbalık durumlarını rapor edebiliriz. | TED | و ذلك يعني بدل أن نقف متفرجين بلا مبالاة يمكننا لصق تعليق إيجابي لشخص ما أو الإبلاغ عن حالة تنمّر. |
Evet memur bey, bir kaçırılma olayını bildirmek istiyordum. | Open Subtitles | نعم، ضابط. نعم، أود أن الإبلاغ عن الخطف. |
12. katta bir arıza bildirmek istiyorum. Elektrikler kesildi. | Open Subtitles | إريد الإبلاغ عن مشكلة في الدرو ال12 الكهرباء إنقطعت |
Biliyorsun çalışanların düzgün olmayan davranışlarını bildirmek zorundayım. | Open Subtitles | تعرفين أن علي الإبلاغ عن سوء سلوك الموظفين. |
Simatil's karavan parkındayız, az önce burada bir bebeğin kaybolduğu bildirildi. | Open Subtitles | نحن هنا في سميتلز مكان الشاحنات عندما تم الإبلاغ عن طفل مفقود |
Üç gün önce şair Federico García Lorca'nın memleketi Granada'da kaçırıldığı bildirildi. | Open Subtitles | الإبلاغ عن اختطاف الشاعر فيديريكو غارسيا لوركا، من مسقط رأسه في غرناطة، قبل ثلاثة أيام |
Bir cinayet ihbarı yapmak istiyorsunuz. | Open Subtitles | ـ هل تريد الإبلاغ عن جريمة قتل؟ ـ لا. بعض الناس حاولوا قتلي. |
Şunları al ve bak bakalım çalıntı ihbarı yapılmış mı? | Open Subtitles | لأخبرك بشيء، خذ باقي هذه الأشياء وتحقق إن تمّ الإبلاغ عن سرقتها. |
Silah sesi dün akşam akşam 10:28'de komşular tarafından bildirilmiş. | Open Subtitles | تمّ الإبلاغ عن إطلاق النار من قبل الجيران الليلة الماضية في الساعة الـ10: 28 مساءً. |
Bir tek eğer birilerine zarar verme niyetindeysen onu bildirmem gerekir. | Open Subtitles | الإستثناء الوحيد، لو أنكِ تخطّطين لإيذاء أيّ شخص، فعليّ الإبلاغ عن ذلك |
- Tam uydu. Öleli bir günden az olmuş. Kayıp bildirimi yapılmamıştır. | Open Subtitles | قُتل قبل أقل من يوم، لذا فعلى الأرجح أنّه لم يتم الإبلاغ عن إختفائه بعد. |
Öyleyse bir kayıp ihbarında bulunmak istiyorum. | Open Subtitles | فهل هذا صحيح؟ في هذه الحالة، أودّ الإبلاغ عن فقدان شخص ما. |