Yeni arenanın kutlamalarının açılışında adamlarımızın yaratacığı heyecanı düşünün. | Open Subtitles | تخيل الإثاره التى يمكن أن تسببها حروبنا، إذا شملت فتح الاحتفال بالساحة الجديدة. |
Acil durumları, heyecanı seviyorsun. | Open Subtitles | لأنكى تحبى الطوارئ انت تحبى الإثاره |
! Ne yapalım böyle heyecanı ya! | Open Subtitles | ليس هناك حاجه لهذا النوع من الإثاره. |
Asansörde beni baştan çıkartmak isteyen o heyecanlı kadına ne oldu? | Open Subtitles | إذاً، مالذي حدث للباحث عن الإثاره الذي أغواني في المصعد ؟ |
- O neyse artık. - Çok heyecanlı. | Open Subtitles | ـ مهما كأن معناها ـ إنها تعني الإثاره |
Sadece etkinliğe biraz Heyecan katmak istiyorum Senatör. | Open Subtitles | كلا إنما لمحاولة إضافة بعض الإثاره للحدث يا سيناتور |
Bekleyin ve heyecanı görün! | Open Subtitles | ستري الإثاره قادمه |
Bu başıma gelen en heyecanlı şey. | Open Subtitles | لم يحصل لي شيء بهذه الإثاره من قبل |
Zayıf kalbinize çok mu heyecanlı geldi? | Open Subtitles | هل الإثاره شديده علي أعصابكم الضعيفه؟ |
Sadece etkinliğe biraz Heyecan katmak istiyorum Senatör. | Open Subtitles | كلا إنما لمحاولة إضافة بعض الإثاره للحدث يا سيناتور |
İkimiz, ülkenin bir köşesinde, ayağımızın dibinde çocuklarla Heyecan ve macera olmadan olsun ister miydin? | Open Subtitles | أنا و أنت, في مكان ما في البلاد, الأطفال عند أقدامنا, دُون الإثاره والمغامرة التي تشتهيها؟ |