Üniversiteden sonra, sadece soru sormamaya karar verdim, onlara cevap bulmalıydım, buldum da. | TED | بعد الجامعة، قررت أنني لا أريد فقط طرح الأسئلة، كنت أرغب في الإجابة عليها وذلك ما فعلته. |
Fakat biliyorsunuz, bu tip sorulara araştırmamla cevap vermeye çalışıyorum. | TED | ولكن كما تعلمون، هذا هو النوع من الأسئلة التي أحاول الإجابة عليها من خلال أبحاثي. |
Ama bazı görevler için cevap vermeye başlayabiliriz. | TED | ولكن بالنسبة لبعض المهام ، يمكن أن نبدأ في الإجابة عليها. |
Sirenle gelen insanlar genelde cevaplamak istemediğimiz sorular sorar. | Open Subtitles | الشرطة دومًا ما تلقي بالأسئلة لا نريد الإجابة عليها |
Biri cevaplamak istemediğin sorularla seni taciz ederse, bana haber ver. | Open Subtitles | أي شخص يبدأ بإزعاجك بأسئلة لا تريدين الإجابة عليها |
- Bay Trumbo size yalnızca evet ya da hayır diye cevaplayacağınız bir dizi soru soracağım. | Open Subtitles | سيّد (ترامبو)، الآن سأسلك حفنة من الأسئلة المختلفة، والتي يمكن الإجابة عليها بـ "نعم" أو "لا". |
Kevin, bazen bana cevaplayamadığım sorular soruyorsun. | Open Subtitles | كيفين، أحياناً تسألني أسئلةلا أستطيع الإجابة عليها |
İnsanları bu sorulara yönelterek onlardan cevap bulmalarını istediğimizde şuna inanıyorum ki bugün gelişen dünyada pek çok ülkede hâkim olan siyasetin yabancılaştıran ve tatminsiz etkisini düzeltmede çok daha fazla şansımız var. | TED | وعندما نقوم بإشراك الناس في هذه الأسئلة من أجل الإجابة عليها فأعتقد ان لدينا فرصة أكبر لمعالجة حالات السخط والنفور من السياسات السائدة في العديد من الدول في مختلف أنحاء العالم المتقدم اليوم. |
Belki de buna cevap vermen zor olacak ama o çocuğa ne olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | ربما تصعب عليك الإجابة عليها لكن هل تعرف ماذا حدث للطفل ؟ |
Dostum, bence senin ondan daha çok cevap vermen gereken meseleler var. | Open Subtitles | يا صاحبي, أظن أن هناك اشياء أكثر عليك الإجابة عليها مما تملك هي |
İnsanlar, cevap veremeyeceğin sorular sormaya başlamadan önce buradan ayrılsan iyi olur. | Open Subtitles | حسناً، قد تودّين الرحيل من هنا قبل أن يبدأ الناس بطرح أسئلة لا تستطيعين الإجابة عليها. |
cevap veremeyeceğim pek çok soru var. | Open Subtitles | هناك أسئلة عديدة لا يمكنني الإجابة عليها. |
Tatminsizligine dair cevap verebilecegim ilave sorular. | Open Subtitles | المزيد من الأسئلة التي أستطيع الإجابة عليها لتثير إستيائك |
Benim bile cevaplamak istediğim bir mesajım var. | Open Subtitles | حتّى أنا لدي رسالة قصيرة أودّ الإجابة عليها. |
Ama benim işim soru sormak, seninkiyse onları cevaplamak. | Open Subtitles | ولكن من وظيفتي أن أطرح الأسئلة وعملك هو الإجابة عليها |
- Bay Trumbo size yalnızca evet ya da hayır diye cevaplayacağınız bir dizi soru soracağım. | Open Subtitles | سيّد (ترامبو)، الآن سأسلك حفنة من الأسئلة المختلفة، والتي يمكن الإجابة عليها بـ "نعم" أو "لا". |
Meslektaşlarınız zaten cevaplayamadığım bir düzine soru sordu. | Open Subtitles | زملائك طرحوا عليّ بالفعل العشرات... من الأسئلة التي لم أستطع الإجابة عليها. |