Sosyologlar, siyaset bilimciler ve filozoflarla bu soruya cevap verebilmek için görüşmeler yaptık. | TED | لقد تحدثنا إلى علماء الاجتماع وعلماء السياسة والفلاسفة لمحاولة الإجابة عن هذا السؤال |
Bu soruya cevap verebilmen için bir sevgiliye ihtiyacın yok ki. | Open Subtitles | لست بحاجة لصديقة حميمة طالما تستطيع الإجابة عن ذلك |
Buna hemen cevap vermek istiyorum. Bay Rothstein çok tipik bir davranış sergilemektedir. Yalan söylüyor. | Open Subtitles | أود الإجابة عن هذا السؤال,السيد روذستين يكذب كعادتة,المرة الوحيدة التي كنت فيها بطنجة |
Buna Richard cevap verebilir, çünkü karar onun. | TED | ريتشارد يمكنه الإجابة عن ذلك لأنه من اتخذ هذا القرار |
Bu soruyu cevaplamanıza yardımcı olmama izin verin. | TED | اسمحوا لي بأن أساعدكم في الإجابة عن هذا السؤال. |
Dolayısıyla amaç, sadece iki olasılığa götüren önceki soruların cevaplarını bulmak. | TED | هدفنا، الأن هو إيجاد الإجابة عن الأسئلة السابقة. التي تؤدي لاحتمالين فقط. |
Şimdi bu sadece fenomenin evrenselliğini nasıl cevaplamaya çalıştığımızı size göstermek için bir örnek. | TED | الآن ، هذا مثال فقط لأخبركم بالطريقة التي نحاول عن طريقها الإجابة عن ذلك السؤال الأكبر عن كونية الظاهرة . |
Bakalım burada şahsi sorularına yanıt verebilecek misin, ve benim buraya gelmem buna değecek mi? | Open Subtitles | حسناً، لنرى إن كانَ بإمكانكَ الإجابة عن بعض أسئلتكَ هنا و سنرى إن كانَت رحلتي تستحقُ هذا الوقت |
Belki daha sonra o kitap hakkında bir kaç soru cevaplayabilirsin. | Open Subtitles | ربما تستطيع الإجابة عن بضعة أسئلة عن الكتاب لاحقاً |
soruyu cevaplayabilirsiniz, Bayan Peterson. | Open Subtitles | يمكنكِ الإجابة عن السؤال يا سيدة بيترسون |
Senator Bethlehem, Bir kaç soruya cevap verir misiniz? | Open Subtitles | أيها السيناتور باثلهام هل يمكنك الإجابة عن بعض الأسئلة؟ |
Vücudundaki mermiyi çıkarmadan önce birkaç soruya cevap vermelisin. | Open Subtitles | قبل إخراج الرصاصة، يجب الإجابة عن بضعة أسئلة |
Sorabileceği her soruya cevap verebiliyor olmamız lazım. | Open Subtitles | حسنا، إذا علينا أن نكون قادرين على الإجابة عن أي سؤال قد يطرحه. |
Tamam. Belki her zaman aklımda olan bu soruya cevap verirsin. | Open Subtitles | حسناً، ربّما يمكنكِ الإجابة عن هذا السّؤال الّذي يُراودني دوماً. |
- Gelip bir kaç soruya cevap vermeni istiyorum, olur mu? | Open Subtitles | يا إلهي عليك الحضور و الإجابة عن بعض الأسئلة، حسناً؟ |
- Sana sorulan soruya cevap vermeden hayır. | Open Subtitles | ليس قبل الإجابة عن السؤال الذي وجهته إليك هذه اللجنة |
Kelimenin anlamını düşünürsek buna cevap vermek imkânsız. | Open Subtitles | الآن، بحكم التعريف سيكون من المستحيل الإجابة عن ذلك |
Rachael daha fazla soruya cevap vermek istemiyorsan sorun değil. | Open Subtitles | راشيل، إذا كنت لا تريد أن الإجابة عن أي أسئلة أخرى، أنها على ما يرام. |
O yüzden cevap vermek istemiyorsanız reçeteli ilaç etkisinde olduğunuzu söyleyin. | Open Subtitles | إذا كنتَ لا تريد الإجابة عن ذلك قُل بأنكَ كنتَ تحت تأثير وصفة دواء |
Belki de bazı sorularımıza cevap verebilir, mesela... | Open Subtitles | .. لربما يُمكنك الإجابة عن بعض الأسئلة، مثل |
- Umarım tüm sorularımıza cevap verebilir. | Open Subtitles | آمل أنه بمقدورها الإجابة عن جميع أسئلتنا. |
Bilim insanları bu soruyu yanıtlamak istemişler ama bir atom kadar küçük bir şeyi nasıl sayarsınız? | TED | أراد العلماء الإجابة عن ذلك السؤال، لكن كيف تقوم بعد شيء بقدر صغر الذرة؟ |
Belki mahkeme'de olmaz. Ama şu küçük gelininin bazı soruların cevaplarını öğrenmek istediği zaman ne olacak? | Open Subtitles | ولكن كيف سيكون شعور عروسك حين يتعيّن عليها الإجابة عن بعض الأسئلة؟ |
- Bunu cevaplamaya iznim yok. | Open Subtitles | ليس من المسموح لى الإجابة عن هذا |
Beni bir hafta aralıksız sorgulayabileceğiniz halde, tek bir soruma bile yanıt alamayacak mıyım? | Open Subtitles | لقد وضعتني في صندوق لمدة إسبوع كامل لأجيب عن أسئلتك وأنت لا تستطيع الإجابة عن سؤال واحد من أسئلتي |
O zaman Brad bazı soruları cevaplayabilirsin. | Open Subtitles | حسناً ، (براد) ، أتعتقد انك تستطيع الإجابة عن بعض الأسئلة |
Belki siz cevaplayabilirsiniz. Benden daha zekisiniz. | Open Subtitles | إن أستطعتم الإجابة عن هذا السؤال فإنكم أذكي مني... |