Birleşik Devletler'de bağımlı insanlara bakış açımızı değiştirmediğimiz sürece. | TED | ما لم نغير وجهة نظر الناس تجاه الإدمان في الولايات المتحدة. |
Çalışmamı rehabilitasyon merkezinde yapabilecek kadar şanslıydım, böylece yaşam ve ölüm arasında kalan bağımlı insanları görebilecektim. | TED | أنا محظوظة جدا بحكم عملي في مركز إعادة التأهيل حيث أرى أشخاصا يواجهون الحياة والموت بسبب الإدمان. |
Hakkında bir makale yazmaya başladım bile: "Risk bağımlılığı ve Kudret." | Open Subtitles | أنا أقوم الآن بإجراء حلقة بحث الإدمان على المخاطرة و عواقبها |
Terapistlik kariyerimin altı ay kadarında uyuşturucu ve alkol bağımlılığı biriminde hizmet vermekteydim. | TED | تقريبًا ستة أشهر في مهنتي كمعالجة، كنت أعمل في منشأة لمعالجة الإدمان على المخدرات والكحول. |
E-sigaralar sadece bağımlılık yapmakla kalmıyor, aynı zamanda vücudumuzdaki birçok organı da etkiliyor. | TED | لا تسبب السجائر الإلكترونية الإدمان فحسب وإنما تؤثر على باقي الأعضاء في الجسم. |
Genç beyin az miktarda nikotine karşı bile çok hassas ve kolayca bağımlı olabiliyor. | TED | عقل المراهق حسّاس جدًا، حتى ولو كان النيكوتين عند مستويات خفيضة وهذا يجعل الإدمان عليه سهلًا. |
İster uyuşturucu almak olsun, ister kendine zarar vermek, bağımlı olunca hayatta kalmak için yaptığımız şeyler, sonuçta bizi öldüren şey olur. | Open Subtitles | طبيعة الإدمان ذاتها سواءً عن طريق تدواي النفس أو تشويه النفس هو أن السلوك نفسه الذي نستخدمه للنجاة منه |
Siyah ve kahverengi, bağımlı trafiği için tekrar dövüşecek. | Open Subtitles | يعود السود والسمر للقتال لأجل تجارة الإدمان |
O zamanlar ve on yıllardır, endüstri bağımlılığı tamamen ve açıkça reddetti ve nedenselliği de tamamen reddetti. | TED | في ذلك الوقت ولعدة عقود، وبشكل علني أنكرت الصناعة الإدمان تمامًا وأنكرت أيضًا الآثار السلبية للنيكوتين. |
uyuşturucu bağımlılığı, alkol sadizm hayvanlara tecavüz işkence, cinayet, kan içme, ölü sevicilik, yamyamlık yani olağan seksüel ilişkilerle pek alakası yok. | Open Subtitles | الإدمان على المخدرات إدمان الخمور السادية البوهيمية |
Cinsel bağımlılığı terapiyle kontrol edilebilir. | Open Subtitles | الإدمان الجنسي يمكن أن يسيطر عليها خلال العلاج |
Gelip onu almamı istiyordu. uyuşturucu batağına saplanmıştı. | Open Subtitles | طلبت مني أن آتي لأخذها كانت متورطة في الإدمان السيء |
Fakat steroidlerin bağımlılık yaratmadığı gibi kimseyi öldürdüğü de görülmemiştir. | Open Subtitles | ولكن المنشطات لا تسبب الإدمان المنشطات أبداً لمْ تقتل أحد |
Ailesinin bağımlılık geçmişine bakınca o hapı en son denemesi gereken kişi o. | Open Subtitles | باعتبار تاريخ عائلتها مع الإدمان يجب عليها ان تكون آخر شخص يُجرب المخدرات |
uyuşturucu bağımlısıydım... ama bıraktım ve şimdi temizim. | Open Subtitles | كنت مدمن على المخدرات ولكني توقفت عن الإدمان واحاول أن ابقى نظيفاً |
Diyelim ki hoş, iyi kalpli, beyaz bir bayan ofisine geldi ve kurtarabileceğini düşünerek, siyah, kokain bağımlısı bebeği almak istedi. | Open Subtitles | فلنقل أن سيدة بيضاء لطيفة وسامية دخلت إلى مكتبك وأخبرتك أنها تفكر في أخذ طفل أسود ناتج عن الإدمان لمنزلها |
Yanlış hatırlamıyorsam benim ayıklığımla ve korku ve başarısızlıklarımı nasıl kenara koyduğumla ilgiliydi. | Open Subtitles | إن استعفتني الذاكرة, كنت أشارك كيفية صلتها بإبتعادي عن الإدمان و كيف أن مخاوفي و اخفاقاتي كانت أشياء توضع في جانب واحد. |
Şu uyuşturucuyu bırakma işinin belirtileri neler? | Open Subtitles | ماهي مقاييس إقلاعك عن الإدمان الذي تسير عليه؟ |
Hâlâ oskitoksine karşı olan bağımlılığını anlamış değilim. | Open Subtitles | لا زلت لا أعلم ما هي قصة الإدمان على الأوكسيتوسين |
Sırlar da bağımlılıkları sadece daha kötü bir hâle getirir. | Open Subtitles | إنّما الأسرار هي ما تجعل الإدمان أسوأ. |
Anneleri, çocuklar büyürken bağımlılıkla cebelleşiyordu. | TED | كانت أمهما تعاني من الإدمان بينما كان الولدان يكبران. |
ayığım. Bir daha alkol almadım. | Open Subtitles | تخلصت من الكحول، طردت السموم مني وتعالجتُ من الإدمان و كل شيء |
Nasıl cevaplayacağımı bilemediğim inanılmaz derecede basit birçok sorum olduğunu fark ettim. Mesela, 'Bağımlılığa gerçekten ne sebep olur?' | TED | وأدركت بأنه يوجد عدد لا يصدق من الأسئلة الأساسية التي لم أعرف الإجابة عليها، مثلا، مالذي يُسبّب الإدمان بالضبط؟ |
Dört ila altı hafta içinde bükülen adamlarımızın çoğu evlerine dönebilecekler umarım uyuşturucudan arınmış olarak. | Open Subtitles | من أربعة لستة أسابيع سيكون بإمكان الرجال المتدفقين العودة لديارهم على أمل العلاج من الإدمان |
bağımlılığın beyin-temelli bir hastalık durumu olduğu medikal ve nörolojik bir gerçektir. | TED | يعتبر ذلك الإدمان حالة مرضية تعتمدُ على الدماغ وهو حقيقية عصبية طبية. |