Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | آسف بشدة على الإزعاج في هذه اللحظة الرقيقة، |
rahatsız ettiğim için bağışlayın. Kapat şu kapıyı donuyoruz burada! Tamam anne. | Open Subtitles | أسفة على الإزعاج إغلق الباب , الطقس بارد |
Seni rahatsız ediyorsam gidebilirim. | Open Subtitles | يمكنني المغادرة إن كنتُ أسبّب لك الإزعاج |
Rahatsızlık verdiğimiz için özür dilerim, fakat hepsi bitti. | Open Subtitles | آسف على الإزعاج. انتهى الأمر، وكل شيء بخير. |
Havaalanındayım; gürültü için bağışla, bavullarımı bekliyorumda. | Open Subtitles | نعم، أنا في المطار سامحني على الإزعاج أنا أقوم بجلب أمتعتي |
Küçük bir hava türbülansı yaşanmıştır verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü özür dileriz. | Open Subtitles | . أنتم ذو خبرة بمشاكل الجو . نحن نتأسف عن الإزعاج |
Çünkü belli bir süreliğine fazladan ses ve toz olacak. | Open Subtitles | أعني أنه سيكون هناك بعض الإزعاج و الأتربة لفترة معينة |
Bakın, rahatsız edilmek istemiyorsanız benim için sorun değil. | Open Subtitles | ولكن لا بأس بالنسبة لي . إذا كنتِ لا ترغبين الإزعاج |
- rahatsız ettiysek bağışlayın. | Open Subtitles | حسنا إذا قد سببنا الإزعاج لكي , نحن على حد سواء مزعجين |
Evet, ama sizin zaten pencereniz varmış, rahatsız ettiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | أجل, لكن يبدو أن لديك نافذةً هنا، لذا أعتذر عن الإزعاج. |
Radyoya geldiğimden beri beni kurdeşen gibi rahatsız ettin. | Open Subtitles | منذ أن أتيت إلى هنا .. أنت لم تسبب لي إلا الإزعاج كالطفح الجلدي المستديم |
Geç oldu. şu anda rahatsız edilmek istemez. | Open Subtitles | الوقت متأخر نوعا ما للزياره. لا أظن أنها تريد الإزعاج |
İyi akşamlar. rahatsız ediyorum. 1.5 km. aşağıdaki hat arızalı. | Open Subtitles | مساء الخير، آسف على الإزعاج هناك سلك مقطوع على بعد ميل |
Rahatsızlık verdiğimiz için özür dilerim, fakat hepsi bitti. | Open Subtitles | آسف على الإزعاج. انتهى الأمر، وكل شيء بخير. |
Komşu, içki ısmarlamama izin verirsen, verdiğim Rahatsızlık konusunda kendimi daha iyi hissederim. | Open Subtitles | الإزعاج الذي سببته، إذا سمحت لي بدعوتك للشراب. |
Yine de gelip geçen kalabalıklardan ufak Rahatsızlık yaşayan sakinler gündelik hayatlarını sürdürmeye devam ederler. | Open Subtitles | ومع ذلك فإن معظم السكان المقيمين، يذهبون لشؤونهم اليومية القليل من الإزعاج إزاء تعدد التعدي على ممتلكات الغير |
Cranford gürültü, hastalık ve İrlandalılar tarafından istila edildiğinde, hiç biriniz bu kadar şefkatli olmayacaksınız! | Open Subtitles | لن تكون أي منكن لطيفة هكذا عندما يجتاح كرانفورد الإزعاج و الأمراض و الإيرلنديين |
Geceleyin bir saat orada yalnız olmam gerekiyor, ve birazcık gürültü çıkaracağız. | Open Subtitles | أريد أن أدخل إلى هناك لساعة في الليل لوحدي، وسنحدث الكثير من الإزعاج |
Çok gürültü var. Herkese sessiz olmasını söyleyen reklamı duyamıyorum! | Open Subtitles | يوجد الكثير من الإزعاج هنا ، لا يمكنني سماع الإعلانات التي تخبر الجميع بأن يكونوا هادئين |
Çocuğunun üç gün acı çekmesini izle ondan sonra rahatsızlıktan bahset. | Open Subtitles | راقب طفلك وهو يتألم لثلاثة أيام ثم حدثني عن الإزعاج |
Fermuarlar bozuluyor; cırt cırt çok ses çıkarıyor ve zamanla aşınıyor. | TED | السست تكسر، شريط الفيلكرو يسبب الإزعاج وينخلع بعد فترة. |
Evde gürültülü bir kavga olduğuna ve şiddet olduğuna dair şikayet... | Open Subtitles | نحن فقط هنا لأجل الشكاوى للتعامل مع الإزعاج الصادر من المنازل. |
Millet, sıkıntı için özür dilerim. Özür dilerim Kardeş Bill. | Open Subtitles | كل شخص,أنا أسف علي الإزعاج أنا أسف يا أخ "بيل" |
Sonuncusu da, bu süreci olabildiğince sinir bozucu, sancılı ve zor hale getireceğinizi onlara söyleyin. | TED | أخيرا، تأكد أن تخبرهم أنك ستجعل هذه العملية بأقصى درجة من الإزعاج والألم والصعوبة الممكنة. |
Majesteleri, Böldüğüm için bağışlayın. | Open Subtitles | سموك.. الرجاء المعذره على هذا الإزعاج. |
[Çocuklar Ürünleri Değişik Yollarla İster] Bu çalışma ailelere dırdır ile başa çıkmada yardımcı olmak için değildi. | Open Subtitles | هذه الدراسة لم تكن لمساعدة الأباء في التعامل مع الإزعاج. |