Mesela, belki uçağın, nakil ambulansı bir tıra çarpmasın diye rötar yapması gerekiyordur. | Open Subtitles | مثلا، ربما على الطائرة أن تتأخر لكي لا تصطدم سيارة الإسعاف بشاحنة كبيرة. |
Sonra ilk hatırladığım, sağlık ekiplerinin beni sedyeye bağladığı ve ambulansın arkasına soktukları. | Open Subtitles | ثم فجأة أشعر برجال الإسعاف يضعونني على فراش متحرك و بمؤخرة سيارة إسعاف |
Tükenen gücünle, 911'i ararken eğitimli bir Doktor için dua ediyorsun. | TED | وتتصل على الإسعاف تتمنى ان يرد عليك مختص. |
- Evet Koşu yaptığı için şimdi onu kaldırıp ambulansa koyabiliyorum. | Open Subtitles | نعم ، فبفضل الركض اصبحت قادراً على رفعه إلى سيارة الإسعاف |
3 dakika içinde pijamalarından sıyrılıp, kadının yardımına koşup kalkmasına yardım eden gönüllülerimiz var. | TED | خلال ثلاث دقائق سيصل رجل و لو بملابس النوم إليها لكي يساعدها و يقوم على متابعتها لحين وصول الإسعاف |
Trafik tıkanıklığı dolayısıyla acil durum araçları bile hareket edemiyor. | Open Subtitles | بسبب ازدحام السير، صار التنقل مستحيلا حتى على سيارات الإسعاف |
Ama ben geri dönüp ambulansı yoldaki reklam panosunun arkasında bıraktım. | Open Subtitles | ولكني عُدتُ بكِ هنا وتركت سيارة الإسعاف خلف لافتة إعلانات بالطريق |
Bunu o zaman gösterseydin ambulansı beklerdin ve o da yaşıyor olurdu. | Open Subtitles | لو بقيت هناك في ذلك الوقت, كنت ستنتظر سيارة الإسعاف وسيبقى حيّاً. |
Ben ambulansı arayana kadar sen de git kabı getir. | Open Subtitles | إذهبْ إحصلْ على حاويةِ الشوربة، و أنا سَأَتصل بسيارةَ الإسعاف. |
Artık, O ambulans çağırma ücreti de dahil olmak üzere 60 bin dolar sağlık borcu olan bir evsizdi. | TED | وبعدها بفتره قصيرة أصبح متشردًا وعليه ديون 60000 دولار تكلفة علاج، بما في ذلك رسوم سيارة الإسعاف التي أقلته للمستشفى. |
sağlık görevlileri için çok geç. Cankurtaranda ölüyor. | Open Subtitles | بعد وفاة أوان الإسعافات وماتت في سيارة الإسعاف |
Kan görmeye dayanamayan tek Doktor. | Open Subtitles | موظف الإسعاف الوحيد الذي يكره إشارة الدم |
Doktor! Binanın güney tarafında büyük bir kaza oldu. | Open Subtitles | الإسعاف,لدينا حادث مروع فى الجانب الجنوبى من المبنى |
Alo? Bir ambulansa ihtiyacım var. Royal Palm Apartmanları. | Open Subtitles | مرحباً، أرسلوا الإسعاف إلى الشقق الملكية رقم المبنى 334، جنوباً |
Sen ne düşünürsen düşün, yardım istemeliyiz ve ambulans gelene kadar onu rahat ettirmeliyiz. | Open Subtitles | بغض النظر عن تفكيرك علينا البحث عن المساعدة وعلينا الإعتناء به حتى وصول سيارة الإسعاف |
Güvenliğe haber ver benimle en kısa zamanda acil serviste buluşsunlar. | Open Subtitles | أريدكِ أن تستدعي الأمن ودعيهم يقابلونني في غرفة الإسعاف بأسرع مايمكن. |
biz sadece acil durum çağrısıyla ambulansın ulaşma süresi arasındaki zamanı dolduruyoruz. | TED | نحن فقط نردم الهوة الزمنية بين لحظة الاتصال بالطوارىء لحين قدوم سيارة الإسعاف |
ambulansla gelmek ister misiniz? | Open Subtitles | هل سترافقنا في سيارة الإسعاف أم في سيارتك الخاصة؟ |
Bu polis memuru Joe Charles. ambulansta annem ve Carol'la birlikteymiş. | Open Subtitles | هذا الضابط جو تشارلز لقد جاء في الإسعاف مع أمي وكارول |
13. yoldan kuzeye, Barkley Dam'e doğru giden bir Ambülans görüş alanımızda. | Open Subtitles | لدينا موقع مرئي لسيارة الإسعاف المسافرة شمال على طريق 13 بأتجاه سدّ باركلي |
En kısa sürede tahliye ekipleri gerekiyor. Anlaşıldı mı? Buraya tahliye ekibi gerekiyor. | Open Subtitles | نريد فرق الإسعاف هنا بأسرع ما يمكن، هل تلقيتم هذا، نريد فرق الإسعاف |
Hasta beş dakika önce acil Tıbbi Servis tarafından getirildi. | Open Subtitles | لقد أحضر الإسعاف هذا المريض منذ خمس دقائق |
- Sıhhiye! - Buraya. | Open Subtitles | إحضر الإسعاف من هنا |
Evet. Buraya bir ilkyardım ekibi gönderebilir misiniz? | Open Subtitles | مرحباً, أجل , هلاّ أرسلت رجال الإسعاف إلى هنا في الحال؟ |
Sonra polis ve ambulans ışıklarını gördüm ve "Tabi, doğru ya. | Open Subtitles | و من ثم رأيت الأضواء و سيارة الإسعاف.. و قلت لنفسي: |