"الإصرار" - Traduction Arabe en Turc

    • ısrar
        
    • ısrarcı
        
    • ısrarlı
        
    • kararlılık
        
    • kararlılıkla
        
    • inat
        
    • ısrarın
        
    • Israrcılık
        
    • tasarlanmış
        
    • planlanmış
        
    Acısız, hızlı ve kolay olmayabilir ama hikayenizi farklı bir şekilde sonlandırmak için ısrar edebilirsiniz. TED قد لا يبدو رحيما أو سريعا أو سهلا و لكن بإمكانك الإصرار على نهاية مختلفة لقصتك.
    Nelere sebep olacağından emin olmadan önce çocuklarımızın kulak enfeksiyonu için yazılmış bir reçete için ısrar etmeyi bırakabiliriz. TED يمكن أن نتوقف عن الإصرار على وصفة طبية لعدوى أذن لأطفالنا قبل أن نتأكد من سبب العدوى.
    62 sefer süren işkence boyunca cadı olmadığı konusunda ısrar etti onu suçlayanlar sonunda onu serbest bırakmadan önce. TED واصلت الإصرار بأنّها لم تكن ساحرة خلال 62 جلسةً من التعذيب قبل أن يقوم من اتّهمها بإطلاق سراحها.
    Ying bu sorunu tüm yayların ve okların aynı şekilde tasarlanması üzerinde ısrarcı olarak çözdü, böylece değiştirilebilir oluyorlardı. TED قام ينغ بحل تلك المشكلة من خلال الإصرار على تصميم الأقواس والسهام كافة بشكل متماثل، و أصبحت بذلك قابلة للتبادل.
    Kimse senin gerçeği bulmak için bu kadar ısrarlı olabileceğini hesaba katmadı. Open Subtitles لم يتوقع أحد أنكم ستكونون بمثل هذا الإصرار في النبش على الحقيقة.
    kararlılık şey gibi, o boğaya tutunacaksın, tepetaklak olsan bile. TED الإصرار, كما تصر على ركوب الثور بأية طريقة حتى وإن ركبته رأسًا على عقب
    herşeyin kendi kontrolünde olmasına ısrar etmenin kötü yanı ise, ... işler iyi gitmediği zaman, insanların, bunun sizin planınız olduğunu düşünmesidir. Open Subtitles الجانب السلبي من الإصرار على السيطرة على كل شيء هو عندما تحدث أشياء سيئة، بعضهم يميلون بالإعتقاد بأنها كانت جزء من الخطة
    Kalıp dansın keyfini çıkarın, ısrar ediyorum. Open Subtitles الآن، لا بد لي من الإصرار على بقائكما للتمتع الرقص
    En ufak mantık kırıntısı yok ama imkânsızın peşinde koşmakta ısrar edecek kadar inatçı. Open Subtitles ليس في الحواس الطبيعية فحسب لكن بالعند المفرط الذي يدفعه نحو الإصرار على المستحيل
    Ya da mahkemeye gitmek için ısrar edebilirsin. Open Subtitles أو هل يمكن بذلك الإصرار أن تذهب إلى المحكمة
    Bunu kendi gündemine almak konusunda ısrar etmeseydin de bir marketten normal bir hindi alsaydım her şey harika olacaktı. Open Subtitles لو جعلتني اشتري ديك رومي من المحل بدل من الإصرار على العمل جدول اعمالك الإجتماعي والصحي
    Umutsuzca ameliyat etmeye ısrar etmek, cerrahın kibiri ve bencilliğinden başka birşey değildir. Open Subtitles الإصرار على العمليه مثل علاج المريض من دون أمل إنها فقط غرور الطبيب الجراح و أنانيته
    Doğruyu yapması için ısrar etmeyerek. Open Subtitles من خلال عدم الإصرار على أنه يقوم بالأمر الصحيح
    - Abe eve taksiyle dönmem konusunda ısrar etti. Open Subtitles آيب بدأ في الإصرار على أن أستقل تاكسي للمنزل
    Ama bu fotoğrafların Myeong Joo'nun olmadığı konusunda ısrar edebilirim diye sakladım. Open Subtitles ولكن ظننت بأنه بإمكاني الإصرار بأنه هذه ليست بصور ميونغ جو, ولذلك قمت بالإحتفاظ بهم.
    Dediğim gibi, kilisenin dokunulmazlığı konusunda dinle bağdaşmayan müdahalelere karşı ısrarcı olmaya devam edeceğiz ve ısrarcı da olmamız gerekir çünkü bu dokunulmazlık Tanrı tarafından emredilmiştir. Open Subtitles وأقول بأنَنَا سنواصِل الإصرار على حصَانة الكنيسه مِن التدخُل العلماني وسَوف نواصِل الإصرار لأن الحصانه
    Kamu hizmeti yapmak için böyle ısrarcı olmak gerçekten harika. Open Subtitles مثل هذا الإصرار علي القيلم بالنشاط التطوعي العام والترفيه أمر جيد حقاً
    Kesinlikle. Bunda ısrarlı olduğumuzu söyle. Open Subtitles بالطبع وأظن عليك الإصرار عليها
    kararlılık şey gibidir, o boğayı sürüceksin kafan kire bulanana kadar. TED الإصرار, كما لو أنك ستستمر في الركوب حتى ولو ارتطم راسك بالتراب
    Hapse gönderildi, kararlılıkla masum olduğunu iddia ederken, 21 yılla cezalandırıldı. TED أرسل الرجل للسجن وهو مصر تماماً علي أنه برئ وإستمر علي هذا الإصرار ل 21 سنة لاحقة
    İnan bana, oraya ilk önce kendisinin gitmesi hususunda... çok, hem de çok inat etti. Open Subtitles كانت شديدة الإصرار على , تفضل على أن تقوم بأول إستكشاف وحدها
    Sana fazla ısrarın bir tür aptallık olduğunu söyleyen oldu mu? Open Subtitles هل قال لك أحد أن الإصرار قد يؤدي إلي الغباء؟
    Israrcılık işe yaradı. Open Subtitles الإصرار يَدْفعُ.
    Önceden tasarlanmış, bu soğukkanlı cinayeti. Open Subtitles لقد تأمرا على ارتكاب جريمة قتل متعمدة مع سبق الإصرار والترصد
    Katilin olay yerinden çıkarken bıraktığı ayak izlerine bakılırsa Brandi'nin vurulması önceden planlanmış bir şey değildi. Open Subtitles واستنادا إلى نمط بصمة القاتل اليسار، لم يكن مع سبق الإصرار اطلاق النار براندي.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus