Ve kayıt dışı ekonomiyi öğrenmek için Çin'de epey fazla zaman harcadım. | TED | قضيت الكثير من الوقت الإضافي في الصين لكي أعرف الاقتصاد غير الرسمي. |
Eğer bu ödüllü müzik sorusunu bilebilirlerse... arayı daha fazla açma şansları olacak. | Open Subtitles | ستكون لديهم الفرصة أن يواصلوا تقدمهم إن أجابوا على السؤال الموسيقي الإضافي السري |
ekstra para kazanmak için sokaklarda ilaç satan ilk doktor siz olmayacaksınız. | Open Subtitles | لن تكون أول طبيب يجني بعض المال الإضافي بتوزيع أقراص على الشوارع |
Bobo Del Rey ile ilgili bilgiye karşılık burada geçireceği ekstra zaman. | Open Subtitles | الوقت الإضافي هنا لبعض مزيد من المعلومات على بوبو ديل ري، حسنا؟ |
Birazcık bağımsız hissedebilmek için ceplerinde fazladan bir kaç kuruş. | TED | والقليل من المال الإضافي للاستعمال الخاص لكي يشعرن ببعض الاستقلالية. |
Bu arada Daniel makalemize bayıldı, fazladan ödeme yapacak, yani dairemizi kaybetmeyeceğiz. | Open Subtitles | بالمناسبة، دانيال احب مقالتنا لذا.. سيكون هناك قليل من المال الإضافي لنا |
Gördüğünüz ek gövdenin taban genişliği bir metre ve yukarı doğru 45 metre kadar genişliyor. | TED | هذه الجذع الإضافي بذاته هو على امتداد متر على القاعدة ويمتد صعودا إلى 150 قدما. |
Allah'tan yedek benzin de koydurtmuştum bagaja. İki bidon arkada duruyor, efendim. | Open Subtitles | لحسن الحظ لدي بعض الوقود الإضافي في الخلف، صفيحتان من الوقود سيدي. |
Eğer bu ödüllü müzik sorusunu bilebilirlerse... arayı daha fazla açma şansları olacak. | Open Subtitles | ستكون لديهم الفرصة أن يواصلوا تقدمهم إن أجابوا على السؤال الموسيقي الإضافي السري |
Benim sefer saatimi her değiştirdiklerinde bana fazla mesai ödemek zorundalar. | Open Subtitles | لأنهم وصلوا لدفع لي العمل الإضافي في كل مرة أغير التشغيل. |
Bölgemiz bile olmayan bir yerde oturmaları için altı görevliye fazla para veriyordum. | Open Subtitles | لقد كنتُ أدفع الأجر الإضافي لستة وحدات شرطة ليراقبوا مكاناً ليس حتّى بقطاعنا |
Baksanıza, sizce fazla kişi de bizimle bu konakta mıdır? | Open Subtitles | أتساءل إن كان الشخص الإضافي موجود بيننا في هذا المنتجع |
Zamanın rolünden, insanlardan göreceği ekstra sevgi ve nezaketten ve ona yeni bir arkadaş kazandırmaktan bahsettik. | TED | وتحدثنا عن أثر الوقت، والحب والعطف الإضافي من الناس وحثها لتكون صداقات جديدة. |
ekstra enjektör regülatörü görüyorum. Direkt nitrojen enjeksiyon borusu var. | Open Subtitles | أرى جهاز تحكم للضخ الإضافي أيضا انه ذات ضخ مباشر للنتيروز |
ekstra para lazım olursa sana güvenlik işi ayarlayabilir. | Open Subtitles | إذا إحتجت لبعض المال الإضافي يمكنه أن يُحضر لك كلمة السرّ |
Hey, o programa ekstra para için gittiğimi biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف أنني أطلع على العرض للحصول على المال الإضافي |
Bu benim için fazladan bir günlük iş. Anladın değil mi? | Open Subtitles | هذا يعني يوم كامل من العمل الإضافي ليّ، تتفهم ذلك صحيح؟ |
fazladan para bankacılık işini sanatçılıktan daha iyi yaptı mı? | TED | هل المال الإضافي الآن يجعل الوظيفة في العمل المصرفي أفضل من وظيفة الرسام؟ |
Biraz fazladan param olduğunda hemen meyveli top keklerden alıyordum. | TED | لو كان لدي بعض المال الإضافي لاشتريت فطيرة فواكهٍ. |
fazladan ödediğim para için bana borçlu olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لذا أعتقد بأنك مدين لي بالأجر الإضافي الذي سأدفعه |
Ama koyulan ek taşların ağırlığı bu cephenin daha derine batmasına yol açtı | TED | ولكنّ الوزن الناتج عن البناء الإضافي تسبب في انغماس أكبر لتلك الناحية. |
yedek üniformamı iki gün önce temizleyiciden almaya gitmiştim. | Open Subtitles | بشأن زيّي الإضافي قبل يومين توجهتُ إلى المصبغة لاستلامها لكنهم أخبروني بأنني قد استلمتها بالفعل لكنني لم أفعل ذلك |
Ben de fazla mesaiye ve DNA testlerine harcayabileceğim binlerce doları kurtardım. | Open Subtitles | لقد وفرت الآلاف من الدولارات قد أستخدمهم للوقت الإضافي و إختبار الدم |
Ki yakın bir zamanda değil çünkü eminim ekstradan Glee Kulübü için çalışıyor olman spermlerini streslendirir. | Open Subtitles | والذي قد لا يكونُ ذلك بأيّ وقتٍ قريب لأنني متأكدة أنّ كلّ هذا العملَ الإضافي الذي تقومُ بهِ لناديّ الغناء سيرهقك |
Daha şimdiden 5 randevuyu gelecek haftaya kaydırmak zorunda kaldım. Ayrıca, yaptığım fazla mesaileri saymıyorum bile. | Open Subtitles | بدون الحاجة لذكر الوقت الإضافي بِأَنِّي يَضِعُ في. |