Şu an hala biz engelli insanların önünde bariyerler var. | TED | الآن لا تزال هناك حواجز أمامنا نحن الأشخاص ذوي الإعاقة. |
Kanchi'yi kurdum, çünkü derneğim elbette filimin adını taşıyacaktı, çünkü engelli olmak, odadaki fili görmezden gelmek gibidir. | TED | و قمت بتأسيس كانتشي لأن منظمتي سوف تكون دوما باسم فيلي، لأن الإعاقة مثل الفيل في الغرفة. |
Makalemin bir diğer kısmı, Amerikan ordusundaki engelli askerleri konu ediyor. | TED | يلقي جزء آخر من ورقتي الضوء على الجنود ذوي الإعاقة في العسكرية الأمريكية |
Özürlü kozun sayesinde harika park yerlerimiz ve bedava telefonumuz oluyor. | Open Subtitles | اللعب بورقة الإعاقة موقف مناسب, و هاتف جديد |
Ama aslında onların bu listede çok daha alt sıralarda olduğunu görebilirsiniz ve bu nedenle biz burada engellilik hakkında konuşuyoruz. | TED | ولكنكم تستطيعوا أن تروا بالفعل أنهما في أسفل القائمة وذلك لأننا نتحدث هنا عن الإعاقة. |
Engelimden dolayı emekli oldum | Open Subtitles | -{\an6\pos(275,200)}محلف": تقاعدت بسبب الإعاقة" |
Ülkemizin tarihinde, engelli Amerikanlar Hareketinden önce, eğer engelli iseniz eğer engelli iseniz sebepsiz yere işten kovulabileceğiniz bir zaman vardı. | TED | كانت هناك فترةٌ من تاريخنا بحيث ، لو كنت معاقاً ، يستطيعُ صاحب العمل فصلك ، قبل قانون المواطنين الأمريكين ذوي الإعاقة. |
Ayrıca, bu olay fiziksel engelli ve görme engelli olmanın şu yada bu biçimde nasıl etnik, sosyal, ırksal ve ekonomik ön yargıları ortadan kaldırdığını gösteriyor. | TED | ويوضح أيضا كيف أن الإعاقة والعمى نوع من ال عبر العرقية والاجتماعية، الخطوط العرقية والاقتصادية. |
Bizlere engelli olmak hakkında yutturulan bu yalanın en büyük adaletsizlik olduğunu düşünüyorum. | TED | أعتقد حقَأ أن تلك الكذبة المباعاة لنا عن الإعاقة هي ظلم كبير. |
engelli olmanın özel değil normal kabul edildiği bir dünyada yaşamak istiyorum. | TED | أريد حقًا أن أعيش في عالم حيث تكون الإعاقة ليست هي الإستثناء بل الشيء الطبيعي |
Bazı klavyeler de engelli insanlara yardım için keşfedildi. | TED | اخترعت بعض لوحات المفاتيح لمساعدة الأشخاص أصحاب الإعاقة. |
Ben de zihinsel engelli 6 500'den fazla sporcudan biriydim 165 ülkeden gelip Los Angeles'da yarıştılar | TED | كنت واحدا من أكثر من 6500 رياضي ذوي الإعاقة الذهنية من 165 دولة تنافسوا في لوس انجلوس. |
Özel Olimpiyatlar, zihinsel engelli sporcuların öz kimliklerini ve izleyen herkesin algısını değiştirir. | TED | تحدث الألعاب الأولمبية الخاصة تغييرا في الهوية الذاتية للرياضيين ذوي الإعاقة الذهنية وفي تصورات المتابعين. |
aşina olmayanlarınız için Özel Olimpiyatlar, zihinsel engelli sporcular içindir. | TED | لأولئك الذين ليسوا على دراية بالأمر، الألعاب الأولمبية الخاصة موجهة للرياضيين ذوي الإعاقة الذهنية. |
"Özürlü olma ihtimali yüksek." | Open Subtitles | ـ مؤكد بأنه يعيش مع وجود نوع من الإعاقة |
Özürlü olmak kötü bir şey demiyorum ama değilim. Sadece sakatlandın. | Open Subtitles | ليست تلكَ الإعاقة السيّئة أنا مصابة |
- İş başında vurulursan Özürlü maaşı da almaya başlarsın. | Open Subtitles | -تتعرّض لإطلاق النار في أثناء العمل تبدأ بجمع معاش الإعاقة بعد التقاعد |
Ayrıca sınıf, eğitim, engellilik hakkında da olabilir. | TED | أو الطبقة أو الثقاففة أو الإعاقة. |
Biyolojik bedenin teknoloji dünyasıyla daha iyi iletişim kurması için insanoğlu engellilik durumuna 21. yüzyılda nokta koymuş olacak ve insan güçlendirilmesine yönelik bilimsel ve teknolojik temelleri atmış olacak, insan yetilerini doğuştan fizyolojik düzeylerin ötesinde bilişsel, duygusal ve fiziksel açıdan genişletecek. | TED | عبر تصميم جسم بيولوجي يتواصل بشكلٍ أفضل مع الجزء المصنع الذي تم تصميمه، ستُنهي البشرية الإعاقة في القرن الحادي والعشرين لتضع الأساس العلمي والتكنولوجي لتطوير جسم الإنسان، وتوسيع القدرات البشرية إلى ما وراء المستويات الفطرية والعضوية والمعرفية والعاطفية والبدنية. |
Engelimden dolayı emekli oldum | Open Subtitles | -محلف نظير": تقاعدت بسبب الإعاقة" |
Standartlara yönelik değil de engelliler için tasarlamaya başladığımızda ne olur? | TED | ماذا لو بدأنا نصمم لمن يعانون من الإعاقة أولا، هذا ليس المتبع؟ |
Bazı bombalar ise öldürmek ve sakat bırakmak için dizayn edilmişlerdir. | Open Subtitles | بينما باقي القنابل مصممة للقتل و الإعاقة |