"الإعجاب" - Traduction Arabe en Turc

• hayran
• hayranlık
• takdir
• hoşlanmak
• hoşlanmaya
• hayranlıkla
• takdirini
• etkilendim
• hoşlanmamaya
• saygı
• sevmek
• takdire
• etkileyici
• hoşlanmayı
• hayranlığı

İnsanlar onun işlerine sadece umursamaz görünmemek için hayran olmuş gibi yapıyorlar.
الناس تدعي الإعجاب بهرائه حتى لا يُقال أنهم جهلة

Uzlaşılmaz adamlar hayranlık uyandırırlar.
الرجال المتمسكين بمبادئهم من السهل أن يقعوا فى الإعجاب.

Büyük ölçekte takdir hakkeden bir şey küçük ölçekte canice olur diyelim.
دعونا نقول ما يثير الإعجاب في وحشية واسعة النطاق على مساحات الصغيرة

Ama biliyormusun.hoşlanmak ile sevmek arasında fark var.
نعم، لكن أترى، هناك إختلاف بين الإعجاب والحب؟

Çok ama çok üzgünüm ama şu andaki boktan durumlarımız bu masanın dışında ve birbirimizden hoşlanmaya karar verebiliriz...
أنا آسفه جداً جداً جداً جداً ولكن الآن اترين, جميع تراهاتنا على الطاوله ونسنطيع إختيار الإستمرار في الإعجاب ببعض

Sonra kavalyesi, kızın kendine güvenen gülümseyişine karşılık manalı bir hayranlıkla gülümsüyor.
و من ثم رفيقها يعطيها ابتسامة معرفة من الإعجاب على ابتسامتها الواثقة

Çünkü kendimizi küçük düşürdük. Bu hayvanlara nasıl hayran olursunuz?
لأنناأهناأنفسنا، كيف يمكنكم الإعجاب بهذه الحيوانات ؟

Bunca zorlukla boğuşan bu olağanüstü küçük canlılara... hayran kalmamak zor.
من الصعب عدم الإعجاب بهؤلاء المخلوقات الصغيرة العجيبة في صراعه ضد هذه العقبات

Henüz ne bu muazzam sele tanıklık edecek ne de ortaya çıkardığı güzelliğe hayran olacak insanlar vardı.
لم يكن هناك بشراً بعد. ليشهدوا هذا الطوفان الضخم, أو الإعجاب بالجمال الذي صنعه.

Bu hayranlık ölçüsünü aşıyor. Elinde dolaştırdığı dilekçeyi gördün mü?
لقد ذهب أبعد بكثير من حالة الإعجاب هل ترى تلك العريضة التي ينشرها ؟

Ama sakın unutma, eğer Wagner'e karşı en ufak bir hayranlık belirtirsen vurulursun, yargılanmadan ve temyiz iznin olmadan.
لكن تذكّر، لو لم تبدي الإعجاب لواجنر ستلاقي حدفك بدون أي محاكمة وبدون أي تُهمة

Geçici hayatımızın muhteşem sembolüne hayranlık duyun.
الإعجاب بهذا الرمزِ الجميل في حياتنا الدنيوية.

Özellikle kadın formunu takdir ederken alınan zevkten.
بشكل خاص السرور الذي يتولد من الإعجاب بشكل المرأة

Yaşamımda önemli bir yeri var ve bunu takdir ediyorum.
لقد غيّر مجرى حياتي، وأكنّ له كلّ الإعجاب

Ağabeyimin böylesine takdir toplamasının sebebi nedir?
ماذا في أخي يُلهم دومًا بهذا الإعجاب الفوريّ؟

Seni aynı şekilde görmeyen birinden hoşlanmak konusunda biraz tecrübem var da.
إنّما لديّ تجربة بسيطة في الإعجاب من طرف واحد

Birbirimizden gerçekten hoşlanmaya başlayabiliriz.
بإمكاننا البدء في الإعجاب ببعضنا البعض

Burada sadece oturup birbirimizi hayranlıkla izleyecek miyiz?
أسنجلس هنا ونتبادل الإعجاب فحسب؟

Dünyadaki herkesin takdirini kazanmak bile sevginin boşluğunu doldurmaz.
نيل كل الإعجاب من العالم لا يُقارن بنيل الحبّ.

Bu içten övgünden dolayı etkilendim.
أنا متأثر بطريقتك في التعبير عن الإعجاب بي

Kimse benden hoşlanmamaya başladı.
توقف الجميع عن الإعجاب بي

İlişkimizin temelinde karşılıklı saygı ve hayranlık yatıyordu.
... كانت علاقتنا مبنية على الإحترام المتبادل و الإعجاب ...

Onları sevmek zorunda değilsin ama onlara ihtiyacın olacak demiştin.
قلت: بأنني لست مجبره على الإعجاب بهم ولكني قد أحتاجهم

Bu arada yaptığının gerçekten takdire değer bir şey olduğunu düşünüyorum. Aşık olduğun adamın karısına yardım ediyorsun.
أعتقد أنّ ما تفعلينه يثير الإعجاب حيث تساعدين زوجة الرجل الذي تحبّينه

etkileyici. etkileyici olmalarını istemiyorum.
هذ مثير للاعجاب أنا لا أُريدُهم أن يثيروا الإعجاب

Son badem yediğimde erkeklerden hoşlanmayı bıraktım.
كما تعلمي، آخر مرة أكلت لوزاً، توقفت عن الإعجاب بالرجال.

Sende felsefeci hayranlığı sendromu var.
،أننى لست فلفلاً؟ إنك تعانى من عقدة الإعجاب بفتيات الفلسفة