Evet fakat yaşam boyu başarı ödülü kazanma ihtimalim var. | Open Subtitles | نعم، ولكن أنا سوف ربما الحصول على الإنجاز مدى الحياة. |
başarı olarak adlandırdığımız zirveye ulaşabilmek için yalan söylemekten ve etrafımızdakileri kandırmaktan çekinmiyoruz. | Open Subtitles | نخادع و نحتال ونحن نتسلق نحو الجزء العلوي مما نعرفه على أنه الإنجاز |
Bayanlar baylar, tiyatroda üstün başarı ödülü.. | Open Subtitles | أيها السيدات والسادة، من الإنجاز والشهرة في المسرح. |
Willow Rosenberg, kötü arkadaşlarına rağmen Sunnydale Lisesi'nde akademik başarının zirvesini temsil ediyor. | Open Subtitles | " ويلو روزنبرج " بالرغم من سوء مشاركتها الإجتماعية تمثل ذروة الإنجاز العلمى |
Yirmi beş yıl sonra, insanlık tarihinin, tartışmasız en etkileyici başarısı: Ay'a insan indirmek. | TED | وبعد خمسة وعشرين عاماً أصبح الإنجاز الأكبر في تاريخ البشرية: هو صعود البشر إلى القمر |
Buna rağmen, onlarca yıldan sonra, bu konuda büyük bir sıçramanın eşiğinde olabiliriz. | Open Subtitles | بعد عقود ربما قد أصبحنا اخيراً على حافة الإنجاز الباهر |
Pınarcım, Keynes'in dediği gibi; "Rekabet iş verimini arttırır." yani rekabet! | Open Subtitles | كما قال "كينز": المنافسة تعزز الإنجاز الوظيفي. |
Hiç yıkanmayan bir toplum içinde böylesi bile büyük bir başarı. | Open Subtitles | الرائحة جعلت الناس يغيبون عن الوعي الإنجاز الكبير بين الشعب الذين لم يستحموا ابدا |
Ailelerine, çocukları bir aylık bir başarı programına davet eden mektuplar yollandı. | Open Subtitles | أبائهم أرسلوا الرسائل التي تدعوهم للمشاركة في برنامج الإنجاز لمدّة شهر. |
Kabul, akademik başarı beni biraz heyecanlandırıyor. | Open Subtitles | حسنا ، ذلك الإنجاز الأكاديمي يجعلنى متحمسة قليلا |
Eğer keyşettiği gezegensel parça, dünya doğru çarpmak için yaklaşsaydı, ve onu zihniyle patlatsaydı, işte o zaman 'harika başarı' olurdu. | Open Subtitles | ؟ ..الإنجاز العظيم سيكون اذا الجسم الكوكبي الذي اكتشفه.. |
Elbette, durun için, birimiz Üst başarı lobisinde olmak zorunda, ödül töreni yıl başına taşındı ilk etapta ben olurum, sonra birazcık sen olursun. | Open Subtitles | بالتأكيد, حقيقة أنني كنت الشخص الذي ضغط لوضع حفل جوائز الإنجاز في بداية العام |
Sadece sıkı çalışmayla elde edilebilecek başarı duygusu. | Open Subtitles | إحساس الإنجاز الذي حققته من إجتهادك المضني |
Onlara göre zihinsel başarı, sportif başarıdan daha üstündü. | Open Subtitles | كانا يعتقدان أن الإنجاز الفكري أهم من النجاح الرياضي |
O yüzden lütfen bu inanılmaz başarı ve bu öğrencimizin başarısı için bana eşlik edin. | Open Subtitles | لذلك، رجاءاً إنظموا إلي في تكريم هذا الإنجاز الرائع وهذا الطالب الرائع |
Ve sen de yaşam boyu başarı ödülü alıyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | وأنتِ ستحصلين على جائزة الإنجاز طيلة العمر؟ |
Teşekkür ederim, ama bu büyüklükteki bir başarının tek bir adama mal edilmemesi gerekir. | Open Subtitles | شكراً لكم , لكني لا أعتقد أن الإنجاز بهذا المقدار يمكن أن يكون حقاً لحساب رجل واحد |
Bu en önemli başarının şerefine kendisinin yazdığı bir şarkıyı seslendirmek istedik. | Open Subtitles | وعلى شرف هذا الإنجاز الهام للغاية أردنا عزف أغنية كتبها للتو |
Bugünün, başkanlığımın en parlak başarısı olması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان المفترض لليوم أن يكون الإنجاز المُتوِِّج لرئاستى |
Buna rağmen, onlarca yıldan sonra, bu konuda büyük bir sıçramanın eşiğinde olabiliriz. | Open Subtitles | ربما قد أصبحنا أخيراً على حافة الإنجاز الباهر. |
"Rekabet iş verimini arttırır" dedi bana da. | Open Subtitles | قال: المنافسة تعزز الإنجاز الوظيفي. |