sosyal arama motorundan kastım arkadaşlarını nasıl seçtiğin, onları nasıl bulduğun. | TED | ما الذي أقصده بمحرك البحث الاجتماعي هو كيف تجد وتختار أصدقائك |
sosyal medyayı reddetmek çok aşırı bir tutum olur. | TED | رفض وسائل التواصل الاجتماعي هو فعل أشبه بالتطرف. |
sosyal medyasız hayattan size diğer bildireceğim şey iş dışında her şey çok huzurlu olabilir. | TED | شيء آخر يمكن إقراره في عالم لا يستخدم وسائل التواصل الاجتماعي. هو أنك ستشعر بالسلام خارج إطار العمل. |
Ve sosyal sinir biliminde şefkat konusundaki yeni düşünceye göre özümüz yardım etmeye odaklıdır. | TED | والتفكير الحديث عن التعاطف من ناحية علم الأعصاب الاجتماعي هو أن الرابط التلقائي لدينا هو المساعدة. |
Ama bunun da ötesinde, sosyal bir değişim yaratmanın en etkili yolu toplum içerisinde çalışmaktır. | TED | ولكن في غالب الأحيان, فإن الطريقة الأكثر فعالية لخلق التغيير الاجتماعي هو العمل داخل المجتمع. |
sosyal dışlanma yoluyla yalnızlık çok yaygın olarak görülür. | TED | فالشعور بالوحدة من خلال الإقصاء الاجتماعي هو أمرٌ شائعٌ للغاية. |
Modayı sosyal bir değişim aracı olarak kullanma çabam sadece kişisel. | TED | إن اهتمامي بتوظيف التصميم كأداة للتغيير الاجتماعي هو اهتمام شخصي. |
Lauren'ın ebeveynlerinin onun büyük bir ameliyat geçirmesine razı olmalarının sebebi, sosyal olarak dışlanması korkusuydu. | Open Subtitles | لقد كان الخوف من أن تعاني ابنتهم من الانعزال الاجتماعي هو الذي دفع والدي لورين ديفيني إلى أن يخضعوها لجراحة كبرى |
sosyal güvenlik çekim şaka gibi ve emekli maaşım güme gitti! | Open Subtitles | بلدي الاختيار الضمان الاجتماعي هو مزحة والمعاش التقاعدي هو الثدي. |
sosyal öğrenme gerçekten görsel yoldan yankesicilik yapmaktır. | TED | التعلم الاجتماعي هو سرقة بصرية. |
Şimdi bu sosyal etki bağı basitçe, şayet devleti sadece işe yararsa ödeme yapacakları bir kontrat yaratabileceğimize anlaşmaya ikna edebilmek oluyor. | TED | الآن، والسندات الأثر الاجتماعي هو ببساطة قائلا: اذا كنا نستطيع الحصول على الحكومة للموافقة، أن نتمكن من إنشاء العقد حيث كانوا يدفعون إلا إذا كان يعمل. |
Buradaki anahtar nokta sosyal çevre. | TED | الرابط الاجتماعي هو ما يهم هنا. |
sosyal plastik artık para ediyor, tıpkı küresel olarak tanınan ve ticareti mümkün para birimi gibi, kullanıldığı takdirde, hem yoksulluğa çare niteliği taşıyor hem de çevre temizleniyor. | TED | البلاستيك الاجتماعي هو مال، هو عملة معترف بها عالميًا وقابلة للتداول، وعند استخدامها تدعم الفقراء وتنظف البيئة في نفس الوقت. |
sosyal güvenlik numarasının son dört rakamı: | Open Subtitles | ..آخر أربع أرقام من الضمان الاجتماعي هو |
sosyal güvenlik numarasının son dört rakamı: | Open Subtitles | ..آخر أربع أرقام من الضمان الاجتماعي هو |
sosyal yardıma kalkışmak başına bela açar demiştim, Bay Ranjit. | Open Subtitles | أنا لم أحاول أن أقول لك... التورط في العمل الاجتماعي هو الفخ. |
Benim... benim sosyal güvenlik numaram... | Open Subtitles | رقم ضماني الاجتماعي هو |
Bunların sosyal hizmetler görevlisi de sizin davadaki Stefan Lindberg'miş. - Stefan Lindberg mi? | Open Subtitles | المشرف الاجتماعي هو (ستيفان ليندبيرغ) هل سمعتم عنه من قبل ؟ |
Eğer bunu dinleyen varsa lütfen, suçlanacak şey sosyal Oda dediğim zaman bana inanmalısınız. | Open Subtitles | إن شاهد أحدٌ هذا الفيديو، فرجاءً يجب أن تصدق كلامي... بأن موقع "الغرفة الحمراء" الاجتماعي هو المُلام |