"الادله" - Traduction Arabe en Turc

    • kanıt
        
    • kanıtları
        
    • kanıtlar
        
    • delil
        
    • kanıtı
        
    • Kanıta
        
    • deliller
        
    • kanıtların
        
    • ipuçları
        
    • kanıtlara
        
    kanıt yetersizliği ve polisin kötü işçiliğinden ötürü dava kapandı. Open Subtitles القضية رفضت لسؤ الادله . والشرطة افسدتها ولابد ان تسكت
    Sayın Yargıç, davalının yayınladıklarını kanıt olarak 211 girmek istiyorum. Open Subtitles حضرتك أود إدخال 211 من مواضيع المتهم كجزء من الادله
    Ama merak ediyorum bu adam bütün bu kanıtları nereden aldı. Open Subtitles لكننى اتسائل من اين حصل ذلك الرجل على كل الادله ؟
    kanıtlar adalıların çoğunun fırtınanın ilk gecesini kasaba binası bodrumunda geçirdiklerini gösteriyor. Open Subtitles الادله تشير الى ان معظم سكان الجزيره قضوا اول ليلة في العاصفه هنا في سرداب دار البلديه
    Kokuya dayanan sezgiler geçerli delil oluşturmaz. Open Subtitles الادله المبنيه علي حاسة الشم القويه لا يعتد بها ان كنت لا تعرف
    Böylece kanıtı yutamayacak. Open Subtitles انا مضطر ان اغلق حنجرته حتى لايبتلع الادله
    Mahkemede iç güdü geçmez. Kanıta ihtiyacımız var. Open Subtitles الاحساس لن ينفع فى المحكمه نحن نحتاج الى بعض الادله
    Avukat beyin mahkemenin ve jürinin zamanını boşa harcamadan önce bu suç ortağı hakkında kanıt göstermesini talep diyorum. Open Subtitles قبل ان يضيع محامى المُتهم وقت المحكمه وهيئه المحلفين انا اطلب ان يقدم بعض الاثباتات او الادله على هذا المتامر
    Bak, Kane'in cinayetlerle bağlantısını... ispatlamak için ihtiyacımız olan son kanıt buydu. Open Subtitles هذه هي القطعه الاخيره من الادله التي نريدها لنربط كين بالجرائم
    Çoğu kanıt ikinci dereceden. Gerekçe teşkil etmiyor. Open Subtitles معظمهم من الادله الظرفيه ، حقا يكاد يكون الدافع
    - İş bitirici. Şirket casusu, kanıt temizleyici. Open Subtitles انه يحل المشاكل, يشارك في التجسس واخفاء الادله
    Burada yaptıklarımız hakkında tek bir kanıt bile olmamalı. Open Subtitles لا يمكننا ترك اي قطعه من الادله لما فعلناه هنا
    Böylece Michael kanıtları saklamak için... gönderilen Luz'u takip etmeye başladı. Open Subtitles و هكذا تبع مايكل ليز ... و التى ارسلت لاخفاء الادله
    - Bu insanların bulduğu kanıtları kullanarak, neler olduğunu anlatacaksınız. Open Subtitles مستخدمه الادله التى قدمها هؤلاء الناس واذا كان لديكى كفائه المدعى العام
    - Eğer sen gerçek kanıtları gündeme getiremezsen gitmesi için ona izin vermek zorundasın Open Subtitles ان لم تاتي ببعض الادله الحقيقية ضدها عليك ان تطلق سرحها
    Bir dedektif olduğunuzu ve bir araya getirdiğiniz kanıtlar ile bir gizemi çözmeye çalıştığınızı hayal edin. Open Subtitles تخيل أنك محقق تحاول فك لغز وتجمع قطع صغيره من الادله مع بعضها
    kanıtlar, kurbanların onların saldırısını bildiklerini gösteriyor. Open Subtitles حسنا , تصير الادله بأن الضحايا كانوا على معرفه بالمعتدي عليهم
    Cinayet masası araştırmada; ama yetersiz delil ve sağlık problemlerinden dolayı serbest bırakılmış. Open Subtitles لي اشتباها في جريمه القتل لكن اخرج بسبب غير كفاية الادله
    Sadece kanıtı yemiyorsun, yediğin tüm gece sokakta kalmıştı. Open Subtitles ليس فقط أن تأكل الادله أنها الادله التي كانت ملقاة طوال الليل في الزقاق
    Kanıta dayalı basit bir mantık yürüttüm. Open Subtitles لقد استخدمت المنطق البسيط المبني على الادله
    Tüm deliller muhafızı işaret ediyor fakat belki de o sadece bir kurban. Open Subtitles أنت على حق جميع الادله تشير لهذا الحارس و لكن ربما هو فقط وقع فى فخ
    - Topladığı kanıtların kullanıldığı her duruşma, mahkemede verdiği her ifade... Open Subtitles كل محاكمة تستخدم فيها الادله التي جمعها، في كل مرة يشهد بالمحكمة
    Bash onun aleyhine bazı ipuçları bulmuş. Open Subtitles باش وجد بعض الادله الدامغه ضده
    Tarafsız bir karar vermek için yemin ettiniz, ...kanuna ve kanıtlara dayanarak. Open Subtitles لقد اقسمتم على ان تقدموا حكما محايدا مرتكزين على القانون وعلى الادله

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus