Robotun hemen düşmesini bekliyordum çünkü hiç sensör veya hızlı döngü yok. | TED | كنت أتوقع السقوط الفوري للروبوت، بسبب انعدام أجهزة الاستشعار وردود الفعل السريعة. |
Yön bulmak için dijital harita ve ultrasonik sensör kullanıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يستخدمون الخرائط الرقمية للتنقل واجهزة الاستشعار بالموجات الفوق الصوتية |
Buna ilaveten bir pil, bir bilgisayar, çeşitli sensörler ve kablosuz telsizler var. | TED | على متنها أيضا بطارية وحاسوب ومختلف أجهزة الاستشعار والراديو اللاسلكي |
...yerimizi de iç sensörleri kullanarak saptayacaklar. | Open Subtitles | لكن سيتمكنون من تعقبنا بواسطة أجهزة الاستشعار الداخلية |
Birisi bir sensörü kontrol etmeyi unutmuş. | TED | لقد نسي أحدهم التحقق من جهاز الاستشعار. |
Ben aranızda bazı güven sorunları seziyorum. | Open Subtitles | أنا الاستشعار عن بعض القضايا الثقة هناك. |
Bir telefon kulübesinde veya interaktif yazı tahtalarında gördüğünüz normal dokunmatik sensörler bir anda sadece bir noktayı algılayabilir. | TED | حاليا أجهزة الاستشعار التي ترونها في كشك أو الشاشات التفاعلية ، لا يمكنها أن تسجل إلا نقطة لمس واحدة كل مرة |
Bu kas dinamiği etkileşimi kas tendonu içindeki biyolojik sensörlerin sinir yoluyla merkezi sinir sistemine bilgi aktarımı yapıyor, tendon uzunluğu, hızı ve gücü hakkında bildirim yapıyor. | TED | تفاعل العضلات الديناميكي هذا يدفع أجهزة الاستشعار الحيوية الموجودة داخل وتر العضلة لإرسال المعلومات عبر العصب إلى الجهاز العصبي المركزي، معلوماتٌ تدل على طول الوتر وسرعته وقوته. |
Endüstriyal makineler; eskiye nazaran çok daha fazla şeyi görmelerine, duymalarına ve hissetmelerine olanak sağlayan ve sayıları giderek artan, müthiş miktarda veri üreten elektronik sensörlerle donatılıyor. | TED | يجري تجهيز الآلات الصناعية مع عدد متزايد من أجهزة الاستشعار الإلكترونية التي تسمح لهم ان يروا، ويسمعوا ، ويشعروا أكثر بكثير من أي وقت مضى، توليد كميات هائلة من البيانات. |
Bio-med sensorleri takmıyorum, Huston. | Open Subtitles | أنا لست مرتديا أجهزة الاستشعار يا هيوستون |
Kameralar ve kızılötesi sensörlere ne diyorsun? | Open Subtitles | إذًا ماذا عن الكاميرا وأجهزة الاستشعار بالأشعة تحت الحمراء؟ |
Michael, sensörlerimin bildirdiğine göre, önümüzdeki yol, ağır şekilde mayınlı. | Open Subtitles | مايكل ، أجهزة الاستشعار تبين لي أن الطريق مزروعة بالالغام |
Hadi yapalım. Yeterli sensör yok. | TED | لنقم بصنعها، لا يوجد ما يكفي من أجهزة الاستشعار |
Esas gerekli kısım nefesteki uçucu organik maddeleri tespit eden sensör cihazıdır. | TED | الجزء المهم هو جهاز الاستشعار الذي يقوم بالكشف عن المركبات العضوية المتطايرة في نفسنا |
Günümüzde yeni gelişen medikal sensör endüstrisi 0,1 mm'den daha geniş olmayan küçücük ışık-yönlendirme cihazlarını kullanarak kimyasal parmak izinin tüm yeni evrelerini keşfediyor. | TED | اليوم، تستكشف صناعة أجهزة الاستشعار الطبيّة الناشئة مستويات جديدة من البصمات الكيميائية الدقيقة مستعينةً بأجهزةٍ دقيقة للمعالجة بالضوء لا يزيد حجمها عن عُشرِ المليمتر. |
sensör bölgesine girmeye 12 saniye. | Open Subtitles | الاتصال مع خط الاستشعار اعتصام في 12 ثانية. |
İster video, uygulama, isterse sensörler aracılığıyla çok ince ayrıntılarda hareketleri izleyebiliyoruz. | TED | و ذلك سواء من خلال اجهزة الاستشعار او الفيديو, او التطبيقات نحن نستطيع تتبع حركاتنا بتفاصيل دقيقة لا تصدق |
Sahte pozitif sinyaller yayarak sensörleri yanıltır. | Open Subtitles | سأخفيه في صندوق سيارة مليء بالموز خداع جهاز الاستشعار بخلق إيجابية خاطئة |
sensörü düzelt ve ana bakış alanını tara. | Open Subtitles | اظهر نتائج جهاز الاستشعار على الشاشة الرئيسية |
Burada büyük olumsuz bir hava seziyorum. | Open Subtitles | أنا الاستشعار قليلا من فيبي سلبي هنا. |