Söyleyebileceğim tek şey hepimizin en kötü senaryoya hazır olması gerektiği. | TED | ما أستطيع قوله هو أنه يتعين علينا الاستعداد لسيناريو أسوأ الحالات. |
Ya soba borusu nizamnamesine uy... ya da ceza yazılmasına hazır ol. | Open Subtitles | لذا إما أن تصلح مخالفة مدخنتك تلك أو عليك الاستعداد لدفع الغرامة |
Kötü şeyler olabileceğini beklemesen bile bunun için hazırlıklı olmak hata değil ki. | Open Subtitles | ليس من الخطأ الاستعداد لما هو سيء حتّى لو لم ترد له الوقوع |
Tabur komutanlığı, kuzey kısmını koruma altına alın. Rehineler için hazırlık yapın. | Open Subtitles | و اريد من قيادة الكتيبه اغلاق الجانب الشمالي و الاستعداد لاستقبال الاسري |
Sana bunları hazırlan diye gösteriyorum. | Open Subtitles | لهذا أريك هذا الآن لكي تتمكني من الاستعداد |
Bu kadar hazırlanmak iyi değildir. Yapalım artık. | Open Subtitles | الاستعداد الطويل ليس جيداً هيا لنفعل ذلك |
Bu sırada benim defile için hazırlanmam gerek. | Open Subtitles | في غضون ذلك، عليّ الاستعداد لعرض الأزياء |
İtfaiye ekibi her türlü aksi durum için aşağıda hazır olacak. | Open Subtitles | سوف يكون الإِطْفَائِيَّين على أهبة الاستعداد فيما لو احتجنا إلى مساعدتهم. |
Hatta onu param parça etmeye hazır bekleyen insanlar vardı. | Open Subtitles | كان هناك أناس على أهبة الاستعداد بالمعنى الحرفي لتمزيقه إربا |
Bu sistemlerin, bizde felaketten önce kullanmaya hazır halde olduğunu hayal edin. | TED | تخيلوا لو أننا نستطيع الحصول على هذه الأنظمة على اهبة الاستعداد في وقت ما قبل الكارثة. |
-Hidrolik sistemler hazır | Open Subtitles | مستعدة أنظمة التوجيهِ: مستعدة المرحلة الثالثة ، الاستعداد للانطلاق |
Ön torpil kovanları ateşe hazır olsun. | Open Subtitles | نسف الأمام الأنابيب. الاستعداد لاطلاق النار. |
Eğer blöf yapıyorsan... ..blöfünü görmelerine hazırlıklı olmalısın. | Open Subtitles | إن اخترت أن تخادع يجب عليك الاستعداد على الخداع |
Ancak hazırlıklı olmak istiyorsak öncelikle onlardan korkmamayı öğrenmek zorundayız. | Open Subtitles | ولكن ان كنا نريد الاستعداد للالات علينا اولا ان نتغلب على خوفنا منها |
Toplumlara, afetlere hazırlık konusunda yardım için kullanıldı. | TED | تم استخدامه لمساعدة المجتمعات على الاستعداد للكوارث. |
Bir kişilik eksiğimiz var ve herkes devriye görevinde. hazırlan. | Open Subtitles | الاخرين جميعهم مشاركين كوني على أهبة الاستعداد |
Temizlenip, güzel bir restorana gitmek için hazırlanmak ister misin? | Open Subtitles | أتريد ترتيب نفسك و الاستعداد للذهاب إلى مطعمٍ جيّد؟ |
Bugün işte bir şeyler olacak ve benim hazırlanmam gerek. | Open Subtitles | شيء كبير يحدث في العمل ولدي الاستعداد لذلك. |
Biliyorsun, kalp cerrahı hazırda bekliyor stent gelir gelmez seni ameliyata alacağız. | Open Subtitles | نحن علي أهبة الاستعداد لجراحة القلب، وسنقوم بها، بمجرد وصول الدعامة القلبية، |
İlk olarak, eğer test gibi stresli bir şeyin yaklaştığını biliyorsanız, stresli ortamlara benzer yerlerde hazırlanın. | TED | أولًا، عندما تواجه موقفًا مقلقًا كاقتراب الامتحان، حاول الاستعداد بظروف مماثلة لوضع مرهق. |
Ne zaman istersen, ben buradan çıkmaya hazırım. | Open Subtitles | أنا على أهبة الاستعداد للخروج من هنا حالما تكون جاهزاً |
Aşırı hava olaylarına hazırlanma ve fakirlere karşı savaş. | Open Subtitles | الاستعداد لظروف الطقس والحرب على الفقراء |
Bu kayıt gerçek. Savaşa giriyoruz. Verilecek karşılığa hazırlanmalıyız. | Open Subtitles | هذا التسجيل حقيقي ونحن بصدد شن حرب اننا بحاجة الى الاستعداد للاستجابة الفورية |
Kalıp pastalar hakkında geyik yapmak isterdim ama gidip muhteşem Paris üsulü randevuma hazırlanmalıyım. | Open Subtitles | حسنًا، أحب البقاء والتحدث عن الحلويات لكن عليّ الاستعداد لموعدي الباريسي المثالي |
Hemen hazırlanman lazım, gidiyoruz. | Open Subtitles | تعالي معي، عليك الاستعداد سنذهب الآن |
Mesela, Hazırlanmaya başlamamız gereken bu sayıların daha da kötü bir kombinasyonunu resmedebilir veya tanımlayabilir misiniz? | TED | يمكنك وصف أو تخيل حتى مزيج أسوأ من هذه الأعداد والتي يجب علينا الاستعداد لها؟ |
- Kamera kapalı değil. - Kapalı, o bekleme ışığı. | Open Subtitles | الكاميرا ليست مقفلة إنها مقفلة , هذا ضوء وضعية الاستعداد |