çekim, pazarlık etme, teslimiyet ikramiye, bardağı taşıran son damla araf, yüzleşme, küsme! | Open Subtitles | الانجذاب ، المساومة ، الخضوع الفوائد ، نقطة التجريح العذاب ، المجابهة ، النتائج العرضية |
Belki aramızda artık çekim yoktur. | Open Subtitles | ربما لم يعد بيننا ذلك الانجذاب الكيميائي |
Yani aramızda bir çekim olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تشيرين إلى أنه يوجد نوع من الانجذاب هنا؟ |
Tamam, demek istediğim aranızdaki çekimin yayılmasına izin ver. | Open Subtitles | حسناً، ما أحاول قوله هو دعي الانجذاب يتسلل |
çekim aniden ve yadsınamaz şekilde olur. | Open Subtitles | الانجذاب يكون فوري ويصعب نكرانه |
- Bunun yanı sıra, eğer ikinizin arasında bir çeşit çekim olmasa sen bu kadar kızgın olmazdın. | Open Subtitles | بالإضافة، لم تكن لتغضب بشدة ! إن لم يكن بينكما نوعاً من الانجذاب |
Yapıştırmak, öpmek anlamına da gelebilir, dudağı yapıştırmak, ama argoda vurmak, tokatlamak anlamına da gelir, cinsel çekim, tehdit edici olabilir. | TED | عبارة "سماك" قد تعني "قبلة" كما في القبلات عبر الهواء، كما في تقبيل الشفاه، ولكن ذلك يؤدي إلى "سماك" بمعنى "يضرب" كما في الإساءة المنزلية، لأن الانجذاب الجنسي قد يمثل تهديدًا. |
Bayan Gray'in olayında çekim gücü kırılamayacak kadardı. | Open Subtitles | في حالة الآنسة (غراي)، الانجذاب قوي جداً |