Yağmur ormanı pek geçit vermediği için papağanlar ya yeşil örtünün üstünde kalıyor ya da nehir yataklarını takip ediyor. | Open Subtitles | الغابة في الغالب لا يمكن اختراقها, و الببغاوات إما البقاء في المظلة أو اتباع الأنهار التي تشق طريقها من خلاله. |
Kediler, köpekler, papağanlar, onlar bütün ömürlerini yalanlarla, günahlarla ve ıstırapla geçirmiyorlar. | Open Subtitles | القِطط، الكِلاب، الببغاوات لا يُمضونَ كُلَ حياتهِم غارقينَ في الخَطايا، الكذِب و المُعاناة |
Rakipleri gidince diğer Ara papağanları da cesaret bulup inişe geçiyor. | Open Subtitles | مع ذهاب المنافسة, بقية الببغاوات يشعرون بما يكفي من الشجاعة للنزول. |
Ara papağanları tam gözlerini karartmışken tuhaf bir yeni yaratık ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | تماما مثلما الببغاوات على وشك أن تفرط فيه, مخلوق جديد وغريب يظهر. |
Yıldızlı geceler, çıplak ayaklar, çam ağaçları, bulutlar ...yüzlerce, binlerce, belki bir milyon papağan, | Open Subtitles | اللياليالصافية,الاقدامالحافية, الصنوبرات والسحب المئات , الالاف والملايين من الببغاوات المقاعد والنباتات |
O papağanlar her konuda konuşurlar. Politika, sinema, moda. | Open Subtitles | تلك الببغاوات تتحدّث عن كلّ شيء السياسة ، الأفلام ، الازياء |
papağanlar çok uzun yaşarlar ve biz de 60 yaşına basan bir papağan için doğum günü partisi düzenledik. | Open Subtitles | الببغاوات تعيش لوقت طويل جداً لذا أٌقمنا حفلة عيد ميلاد لأحد الببغاوات الذي بلغ 60 عاماً |
Ama örneğin papağanlar, onu kırmızı bir blok olarak değil, kırmızının bir dizi tonu olarak görecektir. | Open Subtitles | لكن الببغاوات على سبيل المثال لن تراه ككتلة حمراء بل كمجموعة من درجات اللون الأحمر |
Orman kıtanın %40'ını kaplıyor ve her yerinde papağanlar yaşıyor. | Open Subtitles | وتغطي الغابة 40 في المائة من القارة, و الببغاوات يسكنون على كل جزء. |
papağanlar hangi ağaçların meyve verdiğini ve meyvelerin olgunlaşma zamanını iyi bilir. | Open Subtitles | الببغاوات يعرفون اي الأشجار التي تنتج البذور و متى تصبح الفواكه ناضجة لاخذها. |
Bu papağanlar da Ara papağanları ile aynı sebepten burada. | Open Subtitles | هذه الببغاوات هنا للسبب نفسه مثل ببغاوات المكاو. |
Pekâlâ, sümbül papağanları eğer gerçeği bilmek istiyorsan. | Open Subtitles | إنها الببغاوات الياقوتية, إذا كنتَ تريد أن تعرفها بدقة |
Josephine, bilmem biliyor musun Kongo'daki Afrika papağanları sadece Fransızca konuşur. | Open Subtitles | لا أعرف إن كنت مدركة لهذا جوزيفين لكن الببغاوات الأفريقية ، في موطنهم بالكونغو يتكلّمون فقط الفرنسية |
Amazonun ortasında serinin elemanları amerikan papağanları ile benzer ilişkisi olan bir grup insana yardım ettiler. | Open Subtitles | في قلب غابات الأمازون, جندت السلسلة مساعدة مجموعة أخرى رائعة من الناس الذين لديهم علاقة مماثلة مع الببغاوات. |
Amerikan papağanları tam planlandığı gibi botla beraber uçuyor. | Open Subtitles | و الببغاوات تطير مع القارب بالضبط كما هو مخطط لها. |
Ama ormanda binlerce papağan varmış. | Open Subtitles | . ولكن كان هناك المئات الببغاوات في الغابة |
Ama ormanda binlerce papağan varmış. | Open Subtitles | . ولكن كان هناك المئات الببغاوات في الغابة |
Makavlar Brezilya kestanesi ağacının yakınlarında yaşıyordur. | Open Subtitles | يجب أن تعشش الببغاوات بالقرب من أشجار الجوز البرازيلية |
Sadece 1 cameradan görüntüleri var ve o da papağanlara odaklanmış durumda. | Open Subtitles | لديهم لقطات من كاميرا تركز فقط على الببغاوات |
Küçük papağanların zamanı doldu. | Open Subtitles | انتهى الوقت بالنسبة الى اسراب الببغاوات الأصغر حجما. |
Ben 30 ve katoliğim ve ışıklı noel kazağımı giyip, papağanlarla konuşup yalnız öleceğim. | Open Subtitles | أنا في الثلاثين، كاثوليكيّة، و سأموت وحيدةً في سترةِ عيد الميلاد المضيئة مخاطبةً الببغاوات. |
Sabrın sonu selamettir ve Ara Papağanlarının yaptığı gibi ormanda dişini sıkmanın büyük faydaları vardır. | Open Subtitles | الأشياء الجيدة تأتي لأولئك الذين ينتظرون, و مثل الببغاوات, الصبر في الغابة فضيلة. |
Amazon papağanları ile Kırmızı Taçlı muhabbet Kuşları. | Open Subtitles | وانضمت الى الببغاوات معسولة اللسان الببغاوات المتوجة باللون الوردي. |
Her denizci bir tane getirir, o da tercihen papağandır. | Open Subtitles | حيوان واحد لكل ملاح، ويفضل الببغاوات. |