Hindistan kaplan parklarında kaçak avcılara karşı rutin olarak evcil fillerle devriye atılmakta. | Open Subtitles | اُستخدمت الفيلة المستأنسة بانتظام في محميّات الببور الهنديّة لتمشيط الغابة و حراستها من الصيّادين |
Ve sürekli fil, leopar ve kaplan korkusuyla yaşıyorlar. | Open Subtitles | إنهم في خوف دائم من الفيلة و النمور و الببور |
kaplanları kayda almanın en iyi yolu aslında bir filin üstünde olmak çünkü kaplanlar filleri önemsemez. | Open Subtitles | أفضل طُرق تصوير الببور هي في ركوب الفيل لأن البُبور لا تأبه بالفيلة |
Sonuç olarak, kaplanlar birçok yerde başarılı bir şekilde geri döndü. | Open Subtitles | و لذلك حققت الببور نجاحًا كبيرًا في مناطق عديدة |
Bu hayvan çağrıları kaplanların yerini ve nereye gittiklerini işaret ediyor. | Open Subtitles | تحذيرات هذه الحيوانات تشير لمواقع الببور و تحرّكاتها |
Bu yüzden oraya güvenli bir şekilde girmenin yolunu bulmalıyız böylece kaplanların yanında olabiliriz. | Open Subtitles | لذا علينا إيجاد طريقة ما للتعمّق فيها بأمان حتى نقترب من الببور |
Esasen kaplanları olabildiğince uzun süre gözden kaybetmemeye çalışacağız. | Open Subtitles | نحاول أن نبقي الببور في مجال رؤيتنا لأطول وقت ممكن |
Yeniden yerleştirmenin işe yaradığına dair en büyük kanıt belirli kaplan rezervlerinin iyiye gitmesidir. | Open Subtitles | الدليل القوي على نجاح عمليات الانتقال هو النظر إلى محميّات الببور التي طُبّقت فيها بعدل |
Ve insanlar taşınınca, bitki örtüsü yeniden oluşacak av hayvanı sayısı bollaşacak ve böylece kaplan sayısı eski haline dönecek. | Open Subtitles | و حينما تنقل البشر من مكانٍ ما سيعاود الغطاء النباتيّ ظهوره و يعود تعداد الطرائد لحالته الطبيعيّة فتتبعه الببور |
500 yıl önce, Hindistan'da 300 binden fazla kaplan vardı. | Open Subtitles | قبل 500 سنة كان يبلغ تعداد الببور في "الهند" 300 ألف ببر |
İnsanlar taşındı, av hayvanı sayısı arttı ve kaplan sayısı ikiye, belki de üçe katlandı. | Open Subtitles | هاجر البشر، و تضاعفت أعداد الطرائد و في حالات عديدة تضاعفت أعداد الببور مرّتين "و ثلاث، الشواهد على ذلك عديدة في "الهند |
Dolayısıyla bu, onları çekişmeye zorluyor ve nihayetinde kaplanlar da insanlar da kaybediyor. | Open Subtitles | فيخلّف هذا صراعًا بينهم يخسر فيه الطرفان: البشر و الببور |
İnsanlar ormandan taşındıkça, kaplanlar yerleşiyor. | Open Subtitles | بينما يرحل البشر عن الغابة تسكنها الببور |
Ama kaplanlar filleri rakipleri olarak görmezler. | Open Subtitles | لكن الببور لا تعدّ الفيلة منافسين |
kaplanlar tüm kedigiller içinde en büyük olanıdır. | Open Subtitles | الببور هي أكبر السنّوريات حجمًا |
Şimdiki sorun kaplanların sayısının azlığı değil yaşam alanı eksikliği. | Open Subtitles | المشكلة الرئيسية لم تعد تتمثّل في ندرة الببور بل في نقص المساحة المخصصة لها |
1970'in sonlarında kaplanların nesli Hindistan'da neredeyse tükenme noktasına geldi. | Open Subtitles | في أواخر السبعينيّات "أوشكت الببور على الانقراض في "الهند |
Tüm olası sonuçlara hazır bir halde her gün yapmaları gereken tek şey, kaplanları bulmak. | Open Subtitles | بعد أن استعدّوا لكافة الاحتمالات لم يتبقّ شيئًا لفعله يوميًا سوى العثور على الببور |
Çekimden aylar önce, İngiltere'de, ormanda kaplanları kayda alma sorununa yeni bir çözüm üretme üzerine çalışma yürütülüyordu. | Open Subtitles | في "إنجلترا" و قبل شهور من التصوير شُرع في العمل على إيجاد حلّ لمشكلة تصوير الببور في الغابة |