Yani kesinlikle çok tohum satma gibi ticari bir ilgi var fakat neyse ki çiftçilerin almak istediği tohumları satıyorlar. | TED | وحتماً هناك مصلحة تجارية ببيع الكثير منها لكن نأمل أنهم يبيعون البذار التي يريد المزارعون شراءها |
Benim yapacağım şey tohumları toplayıp Liberty 780R'a yükleyeceğim. | Open Subtitles | الذي سنقوم به, هو أنني سأقوم بإعطائك بذار مؤسسة البذار الحرة |
Bana benden almaktan caydığını, tohumları senden almak istediğini söyledi. | Open Subtitles | قال لي أنه يريد أن يعود لشراء البذار منك |
Bu tohumlar geleneksel tür onaylı gruplar aracılığıyla ücretsiz olarak dağıtılıyor, yani az gelişmiş ülkelerde tohuma ücretsiz erişilebilmesi çok önemli. | TED | البذار يتم توزيعها مجاناً عن طريق مجموعات تقليدية مُرخصة لذا من المهم جداً في الدول الأقل تطورًا أن تكون البذار متوفرة مجانًا |
Çünkü Liberty gibi firmalar daha dayanıklı ve daha büyük ürün yetiştirmek için genetiği oynanmış tohumlar geliştirmesi için bilim adamlarına büyük paralar öderler. | Open Subtitles | لأن شركات مثل "الليبرتي تدفع الكثير من النقود للعلماء لتطوير هذه البذار حتى يصبحوا أقوى وتكون غلتهم وفيرة |
Sen yine Liberty tohumlarını kullanıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لقد قمت بإعادة استخدام البذار أليس كذلك؟ |
Her hasat zamanından sonra çiftçiler sağlıklı tohumları saklarlar ki gelecek ekim sezonunda tekrar ekebilsinler. | Open Subtitles | المزارعون يقومون بحفظ وتنظيف البذار الطبيعية بعد كل عملية حصاد ومن ثم يقومون بزراعتهم مجدداً في الموسم التالي |
Ellerimle yaptığım bu makineyle baban için doğal tohumları temizledim... | Open Subtitles | لقد قمت بتنظيف البذار الطبيعية لوالدك بهذه الآلة التي بنيتها بيدي |
Kendi tarlalarında kullanmadın bu tohumları, değil mi? | Open Subtitles | لم تقم بإعادة استخدام البذار في أراضيك أليس كذلك؟ |
Pamela Ronald: Peki, ticari açıdan anlaşılması gereken en önemli şeyden biri de gelişmiş dünyada, Birleşik Devletlerdeki çiftçiler, organik veya geleneksel neredeyse tüm çiftçiler, tohum şirketleri tarafından üretilen tohumları satın alıyor. | TED | باميلا رونالد: حسناً بخصوص الجوانب التجارية شيء واحد مهم فعلاً لنفهمه وهو أنه في العالم المتطور، المزارعون في الولايات المتحدة، تقريباً كل المزارعين، سواء العضويين أو التقليديين يشترون البذار التي تنتجها شركات البذار |
Bu tohumlar satılmıyor. | TED | هذه البذار لم تباع |
Bir müzikal. "Betonun içinde yeşeren tohumlar. " | Open Subtitles | إنه موسيقي يقوم بزراعة البذار |
Bir tohum ektiğinde Tanrıya güvenirdi. | Open Subtitles | لقد كان لديه إيمان بالخالق في كل مرة يقوم بها بزرع البذار |
Artık kimse doğal tohum kullanmıyor. Bir bak etrafına. | Open Subtitles | لم يعد أحد يقوم باستخدام البذار الطبيعية |
Linkler tohumlarını 10 yıldır benden alıyorlar. | Open Subtitles | اللينكس" قاموا بشراء البذار لي لمدة عشر سنوات |