Bahçıvanlık bana, bahçe ekmenin ve yetiştirmenin, hayatımızı şekillendirmekle aynı süreç olduğunu öğretti. | TED | البستنة علمتني أن زرع الحديقة والاعتناء بها هي نفس العملية في تكوين حياتنا. |
Korkunç bir şey olmalı. Neyse ki ben bahçe işlerinden anlarım. | Open Subtitles | لا بدّ و أنّ هذا فظيع، ولحسن الحظّ لديّ ملكة البستنة |
Jared Addison, bahçe işlerini yapamazdı onda bakteri korkusu var. | Open Subtitles | حسناً، لم يكن ليحبّ البستنة أبداً لديه خوف من الجراثيم |
bahçecilik sanırım küçük rahat bir hayatın olmazsa olmazı. | Open Subtitles | تبدو البستنة مثل الحياة المريحة قليلاً لكِ. |
Size bahçe işlerinin yıkıcı bir iş olduğunu belirteyim. | TED | الآن، أود أن أوضح لكم جميعًا أن البستنة هي فعل تخريبي. |
bahçe işlerini, besin özgürlüğü gibi bir kaçış yolu olarak görüyorum. | TED | أنا أيضًا أرى البستنة كنوع من الإدمان الصحي، يمكنكم القول أنها تتحول إلى شكل آخر من حرية الغذاء. |
bahçe işleri programı yapan bir kadın üzerine yoğunlaşıyorlar. | Open Subtitles | ويبدون متشوقين لهذه المرأة وبرنامجها حول البستنة |
Gece vakti koruma, ağaç gibi olmayan bahçe servisi ve kira konratıyla ipotekten sorumlu | Open Subtitles | الأمن الليلي البستنة غير المتعلّقة بالأشجار حقّ المستأجرين باستخدام أملاكهم والحجز |
bahçe makaslarını çok severim ben. Ama kemiği de kesiyorlar mı? | Open Subtitles | احب مقصات البستنة هاته جداً لكن هل يقطعون العظم؟ |
Eminim ki,bahçe işlerinden başka şeyler içinde onu ikna edebilirsin. | Open Subtitles | حسنا، أنا متأكد من أنك قادر على إقناعه كي يقوم بأشياء أخرى إلى جانب امور البستنة. |
Boş vaktimi, bahçe işleriyle uğraşarak, akşam yemeği pişirerek ve Çince öğrenerek değerlendirmeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | أخطط أن أملئ فراغي بأعمال البستنة وتناول العشاء مبكراً وكنت أتعلم اللغة الصينية |
Frankie, bahçe işlerin için bir avlusu olan bir ev satın alabilirsin. | Open Subtitles | فرانكي، تستطيعين شراء منزل مع باحة من أجل البستنة |
- bahçe işi için silah ve kelvara gerek yok. | Open Subtitles | إنك لا تحتاج للأسلحة أو الدروع الواقية لأعمال البستنة. |
bahçe düzenleme, çiftçilik, balıkçılık. | Open Subtitles | .كيفية توازن الرجال مع الطبيعة البستنة والزراعة, وحفر الابآر |
Kurbanın lastiklerini kesmede kullanılan Japon bahçe bıçaklarını da satıyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يبيعون نفس سكاكين البستنة اليابانية التي إستُعملت لتمزيق إطار عجلة سيارة الضحية. |
"Önemli olan bahçe değil, yapılan bahçe işleri." | TED | "ليست الحديقة، بل البستنة هي التي تهم". |
Gözlerini yakalamaya çalışıyorum ama Bahçıvanlık kitabına kendini kaptırmış. | Open Subtitles | أنا أُحاولُ لَفْت انتباهه، لَكنَّه إلى حدٍ بعيد نَسخَ في ذلك كتابِ البستنة. |
Peyzaj tasarımı. Bilirsin, Bahçıvanlık değil. | Open Subtitles | تصميم المناظر البستانية، أعني، تعلم، ليس البستنة |
Hep şöyle düşünmüş, ve aslında ilk kitabımda da şöyle yazmıştım -- bahçecilik hakkında bir kitaptı bu -- çimler yetiştiricilerin postalları altındadır. Totaliter yönetilen alanlardadırlar yani. Böylece onları biçtiğimiz zaman, acımasızca zorlarız ve bir daha asla tohum saçmalarına, ölmelerine veya üremelerine izin vermeyiz. | TED | فكرت دائما، وفي الواقع كتبت ذلك في كتابي كان هذا كتابا عن البستنة أن العشب كان طبيعة سفلية وكانت مناظر تورتالية وحينما كنا نقطعها ، كنا نقمع الفصائل بفظاظة ولا نتركها تبذر ولا تموت ولا تمارس الجنس |
bahçecilik dünyasında ne kadar başarılı olduğunu duyduğumda çok etkilendim. | Open Subtitles | ... لقد أثار إعجابي كم أنت متقن ومتفان لعملك في مجال البستنة |
Bahçıvanlıktan nefret ederim. | Open Subtitles | ! أكره البستنة |
Bu haşin bahçıvanlığın semeresini gören, yalnızca bitkiler değildir elbette. | Open Subtitles | لكن منفعة هذه البستنة الصّارمة لا تنحصر على النباتات. |