Bütün bir toplumu yavaş yavaş etkileyen bir zehir gibidir. | Open Subtitles | انها تعمل كالسم البطئ الذى يسرى ويؤثر فى مجتمع بأكمله |
Ashford kesişme noktasından saat 1:00'deki yavaş olan Hastings trenine, ve ondan da eski güzel | Open Subtitles | من اشفورد,يمكننا ان نأخذ القطار البطئ الساعة الواحدة الى هاستينجز ,ثم الى |
Örümcek ısırıklarıyla acı çekerek, yavaş yavaş ölmeyi hak ediyor. | Open Subtitles | إنه يستحق الألم الشديد و الموت البطئ بعضات العنكبوت |
Size topu nasıl yakaladığımı Ağır çekimde göstereyim. | Open Subtitles | أنا متحمس جدا وسوف أريك هذا بالتصوير البطئ |
Seni kutlarım. Ağır çekim giriş testini geçtin. | Open Subtitles | مبروك، لقد حصلتى للتو على أولى لقطاتك بالتصوير البطئ |
Seninle Lionel Ritchie'nin "Hello" şarkısı eşliğinde Slow dans yapmak istemem. | Open Subtitles | -حسناً . -لا أريد أبداً أن أقوم بالرقص البطئ معك على أغنية ليونيل ريتشى *هالو*. |
Ay yüzeyinden bakıldığında, tepelerinde yavaşça dönen Dünya'ya bakan uzay gezginlerini ve Ay'a bir yolculuğu düşledi. | Open Subtitles | لقد تخيل رحلة إلى القمر مع المسافرين فى الفضاء وأن يقف على سطح القمر ليشاهد الدوران البطئ |
yavaş gitmek işe yarayacaksa, yavaş gideriz o zaman! | Open Subtitles | واذا كان البطئ في العلاقة ينجحها سوف ابطئ العلاقة |
Dünya Mantis'e göre çok yavaş ilerliyordu. | Open Subtitles | العالم كان يتحرك بالتصوير البطئ بالنسبه ل مانتيس |
Bence en mükemmel erkek yavaş bir dansta | Open Subtitles | وبالنسبة لي الرجل المثالي يجيد الرقص البطئ حتى أريح رأسي على صدره |
Zekan ile yavaş intiharın pasif haliyle kendini öldürebileceğini anlıyorsundur. | Open Subtitles | في النهاية، ستقتلين نفسك بهذا النوع الغير مباشر من الانتحار البطئ |
Demek istediğim, ben yavaş ve istikrarlı gidenin yarışı kazanacağına inanırım. | Open Subtitles | و صنعنا منها غلاية شاى مقصدي هو.. أنا أؤمن أن البطئ و المستقر يكسب السباق |
Yani ketçabı şişesinden iki yolla çıkarabilirsiniz: Güç uygulamayı bırakmaksızın uzun, yavaş, hafif şekilde sarsın. Veya şişeye tek sefer, çok şiddetli vurabilirsiniz. | TED | وهذا يعني يمكنك إخراج الكاتشب من العبوة بطريقتين: إما بالقيام بسلسلة طويلة من الهز البطئ والتأكد من أنك لم تتوقف من استخدام القوة، أو أنك تقوم بضرب العبوة مرة واحدة بقوة قوية جدًا. |
Bu gizli seks çağrısı kanopi boyunca kilometrelerce duyulur ve erkekler ona doğru yavaş bir yol izler. | TED | وندائها السري للذكور سينتشر لأميال فى الأشجار وسيتغلب الذكور على المسار البطئ ذاهبين إليها . |
Acınası bir durum. Sanırım Ağır ilerleyen bu yoldan zevk alacağım. | Open Subtitles | هذا مؤسف، أظنني كنت لأستمتع بالطريق البطئ |
Acınası bir durum. Sanırım Ağır ilerleyen bu yoldan zevk alacağım. | Open Subtitles | هذا مؤسف، أظنني كنت لأستمتع بالطريق البطئ |
Üzerine Ağır çekimde çilek fırlattığı kız benim. | Open Subtitles | لقد كنت الفتاة التى يُرمى عليها حبات الفراولة بالتصوير البطئ |
Evet, kabul etmeliyim ki görünüşe göre Ağır ilişki yaşamaya başladılar. | Open Subtitles | نعم، علي الاعتراف يبدو أنهما وقعا في كوسبي البطئ |
Slow dansta her zaman daha iyi olmuşumdur. | Open Subtitles | لطالما كنت أفضل في الرقص البطئ. |
Benim gibi yavaşça ölmek mi, yoksa apansız ölmek mi? | Open Subtitles | إما الموت البطئ مثلى او بسرعه والموت فجأه |
Yavaşlatılmış bir görüntüde hareket ediyorum gibi hissettim... | Open Subtitles | أنا أشعر كما لو أنني أتحرك بالتصوير البطئ |
Bu kadar yavaşlar diye ne olmuş yani? | Open Subtitles | لماذا هم اذن بهذا البطئ |