Sonrasında evrimin yavaş süreci başladı ve dünya üzerindeki sıradışı çeşitliliğe kadar uzandı. | Open Subtitles | ثم بدأت عملية التطور البطيئه التى أدت إلى التنوع الغير عادى للحياه على الأرض |
Bu ise çok ince bir dokunuş -- adı yavaş prototiplendirme. | TED | و هذه لمسة رائعة فعلا -- إسمها "صناعة النماذج البطيئه" |
Ve bu yavaş Yemek Hareketinden İtalyada başlayıp tüm Avrupa ve ötesine yayılan yavaş Şehirler adlı bir hareket gelişmiştir. | TED | و خارج عن حركه الأكل البطئ التي خلقت شيئ تدعى حركه المدن البطيئه, التي بدأت في إيطاليا ولكنها سرعان ما أنتشرت في أوروبا و خارجها |
Ben de seni "Girls Just Wanna Have Fun" şarkısının yavaş halini söyleyerek sakinleştirmiştim. | Open Subtitles | بغناء تلك الاغنيه البطيئه " الفتيات يريدن المتعه فقط " |
Aşırı yavaş ağır-çekim yürüyüşü yapmaya çalışıyorduk. | Open Subtitles | اننا نحاول اداء تلك المشية البطيئه |
En iyi eğitilenler yavaş olanlar. | Open Subtitles | إنها البطيئه التي تحاول الأفضل |
Ve bazı yönlerden bu değişiklikler, toplama kendi katkılarından daha fazlasını verebilirler. Çünkü, yavaş Şehir resmi olarak bir yavaş Şehir olduğunda, bunun filozofik bir deklarasyon olacağını düşünüyorum. | TED | وفي بعض النواحي ،هذه التغيرات تضيف ما يصل الى أكثر من مجموع أجزائها لأنني أعتقد إن " المدينه البطيئه" عندما تصبح فعليا "مدينه بطيئه"، كأنها تعريف فلسفي |
Şimdi buna bir de yavaş çekimde bakın. | Open Subtitles | لنشاهدها بالحركه البطيئه |
yavaş hareket eden köpek balığı... | Open Subtitles | قرش بالحركه البطيئه |