Decker olayından sonra ortalık durulana kadar ülke dışında kalmaya karar verdi. | Open Subtitles | حسناً ، تخلصت من ديكر وشعرت أنه من الأفضل لها البقاء خارج البلاد حتى تهدأ لأمور قليلاً |
Fırtınanın dışında kalmaya çalışıyor. | Open Subtitles | انها تحاول البقاء خارج العاصفة |
Bol iç çamaşırı giymek, ilaç içmek jakuzilerden uzak durmak gibi. | Open Subtitles | مثل ان يرتدى سراويل واسعة و تناول المكملات الغذائية و البقاء خارج الحوض الساخن |
Her zaman beladan uzak durmaya çalıştım. | Open Subtitles | لقد حاولت البقاء خارج المشاكل طوالة الوقت |
Ama cüzzamlınız kale duvarlarının dışında kalmalı. | Open Subtitles | لكن على أبرصكم البقاء خارج جدران القلعة. |
atış menzilimizin dışında kalmayı öğrenmeleridir. | Open Subtitles | أن السكان الأصليين تعلموا البقاء خارج المدى المجدي للسلاح |
Asla benim özel hayatımdan uzak duramazsın, değil mi? | Open Subtitles | أنتَ لا تستطيع البقاء خارج حياتي الشخصيّة، أليس كذلك؟ |
- Bu işin dışında kalmaya çalışıyor. | Open Subtitles | إنها تحاول البقاء خارج الأمر |
- Bu işin dışında kalmaya çalışıyor. | Open Subtitles | إنها تحاول البقاء خارج الأمر |
Tek yapmam gereken silahlarının menzilinden uzak durmak. | Open Subtitles | وكل ما علي فعله هو البقاء خارج مدى بنادقهم |
Yapman gereken tek şey hapisten uzak durmak. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو البقاء خارج السجن |
Geçtiğimiz otuz yılda araştırmacılar bunun tüm iyi şeyleri öngörebileceğini keşfetti, çocukluk dönemi ve sonrasındaki, sosyal yetiler, akademik başarı, zihinsel ve fiziksel sağlık, para kazanma, birikim yapma hatta hapisten uzak durmak gibi tüm iyi şeyleri. | TED | وعلى مدى 30 سنة الماضية، وجد الباحثون بأنها تتنبأ بكل أنواع الأشياء الجيدة في الطفولة وما بعدها، كالمهارات الاجتماعية، الإنجازات الأكاديمية، الصحة النفسية والجسدية، جني الأموال وإدخارها وحتى البقاء خارج السجن. |
Müthiş, Harry. Bu arada hapisten uzak durmaya çalışacağım. | Open Subtitles | هذا جميل يا "هاري"، سأحاول البقاء خارج السجن. |
Yaptıklarıma bakıyorum da, Fox River'da mahkûm dövdüm, para peşinde koştum, hapishanelerden uzak durmaya çalıştım. | Open Subtitles | أضرب المساجين في (فوكس ريفر)، أطارد المال، أحاول البقاء خارج السجن |
IORI bunların dışında kalmalı. | Open Subtitles | ينبغي على (إيوري) البقاء خارج هذا. |
Peki herkes nasıl hapsin dışında kalmayı başarıyor? | Open Subtitles | وكيف يتمكّن الجميع من البقاء خارج السجن؟ |
Alaric şehrin dışında kalmayı kabul etti ve ordusu benim hizmetimde. | Open Subtitles | وافق (ألاريك) على البقاء خارج المدينة وجيشه تحت طوعي. |
Televizyondan beş dakika bile uzak duramazsın. | Open Subtitles | أنت لاتستطيع البقاء خارج التلفاز ولو لخمس دقائق. |