- Sen güçlüsün, ne yaptığından haberi olmayan salak bir çocuk değilsin. | Open Subtitles | أنت قوي وجنبا إلى جنب. أنت لست بعض طفل البكم الذي لا يعرف ما تفعله. |
Neden erkekler salak bir kadına tapabilecek kadar iğrenç? | Open Subtitles | لماذا هم من الرجال مثل مصاصي بالنسبة للنساء الذين هم البكم والعشق؟ |
Evet, zenci insanların Aptal ve boş olduğu klişesini destekleyen kuklalar. | Open Subtitles | نعم، الدمى التي تعزز الصور النمطية أن السود هم البكم والخرافية. |
Aptal cevaplar verme bana, Richard, ikimize de küfür olur bu. | Open Subtitles | دون وأبوس]؛ ر تعطيني البكم الردود، ريتشارد، ويهين كل واحد منا. |
Onlarda böyle bir güç olmasına rağmen... aralarındaki bu anlaşamamazlık dilsiz hayvanlarda yok... | Open Subtitles | ولكن المفارقة هي أنه على الرغم من هذه السلطة، النقص الحاد في التفاهم بينهما، لن تكون موجودة في الحيوانات البكم. |
Sen parayı gösterene kadar Aptalı oynarlar. | Open Subtitles | يلعبوا معك لعبة البكم حتى تتعلم طريقة لعبهم |
aptalca kararlarımın izini uzun süre önce kaybettim. | Open Subtitles | لقد فقدت المسار من قراراتي البكم منذ زمن طويل. |
Sarayımdan dışarı adım attığımda, karşılaştığım ilk insanlar: dilsizler! dilsizler krallığını yönetiyorum! | Open Subtitles | غريب هو عدد البكم الذين أقابلهم حيثما وضعتُ قدما خارج قصري، فأنا أحكمُ مملكةً من الصم |
Benim bazı salak Buddy bir şaka olarak bana gönderdi. | Open Subtitles | بعض الأصدقاء البكم الحمار من الألغام أرسلت لي على سبيل المزاح. |
Evet, etmese iyi olur çünkü biz salak birer bekçi değiliz. | Open Subtitles | نعم، انه لن 'السبب نحن لا أوصياء البكم الحمار. |
Evet, etmese iyi olur çünkü biz salak birer bekçi değiliz. | Open Subtitles | نعم، انه لن 'السبب نحن لا أوصياء البكم الحمار. |
Oraya gidip randevusunun ortasında kendisi salak olduğu için salak bir kızla çıkması gerektiğini mi söyleyeyim? | Open Subtitles | هل تريد مني أن أذهب إلى هناك وأقول له بينما هو في تاريخه أنه البكم وبالتالي انه يجب مع الفتاة الغبية؟ |
Zeki insanlar salak olanlara böyle der. | Open Subtitles | هذا هو ما الناس الذكية يقول للناس البكم. |
Tamam! Aptal şey. Ben geçene kadar gözlerini kapat. | Open Subtitles | البكم نادي نسائي عليك أن تبقي عينيك مغمضتين يافيل |
Aptal çocuklarının, başlarını belaya sokacak bir şey söyleyeceğini düşünüyorlar. | Open Subtitles | انهم يعتقدون طفل من البكم هو ستعمل أقول شيئا |
Aptal Dave birkaç gece önce üzerine düştü. | Open Subtitles | البكم الحمار انخفض ديف ذلك على علامة بضع ليال مضت. |
dilsiz adamların onu görmek için akın ettiğini ve körlerin onunla konuşmak için koşuştuğunu, kadınların eldivenlerini, soylu bayanların ve hizmetçilerin mendillerini fırlatıp, geçtiği yerlerde sanki Jupiter'in heykeliymiş gibi soyluların diz çöktüğünü ve halkın bir yağmur gibi şapkalarını fırlatarak daha önce benzerini görmediğim şekilde çığlıklar attığını gördüm. | Open Subtitles | شهدت الرجال البكم يحشدون لرؤيته والمكفوفين لسماع صوته وهو يتحدث. ورئيسات العمل يرمين قفازاتهن والسيدات والخادمات أغطية رؤوسهن |
* Şu sağır, dilsiz, kör çocuk kesinlikle sıkı bir langırt oyuncusu * | Open Subtitles | ذلك الفتى الصم البكم ، الأعمى * * لعب بالتأكيد بالكرة الصغيرة |
Aptalı oynayıp erkeği elde etmek isteyen, kızları öncede gördüm sonunda ne olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | تعلمون، لقد رأيت الفتيات مثلك يلعب البكم للحصول على الصبي، وأنت تعرف ماذا يحدث؟ |
Kafasına bir silah doğrultuna kadar Aptalı oynadı. | Open Subtitles | و كان واقفا حتى البكم وأشرت مسدسا في وجهه. |
Ki bu da bencil ve aptalca bir istek. | Open Subtitles | وهو الأنانية، الشيء البكم أتمنى ل. |
4. kural; tüm dilsizler bu teknolojiyi kullanmak isteyecek. | Open Subtitles | رابعا هناك فائدة اضافية صغيرة كل البكم حول العالم سيعلموا بهذه التكنولوجيا |